Ölmek nasıl bir ansa yaşamak da bir an.
Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı'nın da yaptığı bu muydu ? Baş, orta, son belli, helak kaçınılmaz, ancak önemli olan o zamanı geçirmek, o zamandan geçmek. Ve geldiğinde gelmemiş gibi, bilmemiş gibi, yaşamamış gibi gelmek, rüyayı görüp uyanmak ve "Neyse rüyaymış," demek ve aynı yerden uyumaya devam etmek. Yaşamaya da, ölmeye de yazık. Bu ölüm için yaşamaya, bu yaşamak için ölmeye yazık.
Reklam
Ümit Yaşar Oğuzcan
BEŞİNCİ MEKTUP Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu. Uyanmış olmalısın. Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi? Öyleyse ayrılmadık. Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz. Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum. Önce
Film önerisi; Mother! Darren Aronofsky, yapım 2017
dedim, kimse doğdu diye insan değildir; ayrıca olmak adında bir zaman vardır. dedim ve sustum. sonra sonu susmak olan bu bir türlü gidemediğim yerde hüzünlü bir sumak ağacı gibi kaldım... oysa her şey tekrar eder evren denen, canı sıkkın bir tanrının aklına düşmüş bu kör talihte. ilk tohumlar yeteri kadar terleyince sayın tanrının aklına yaşamak adında bir fikir gelmiş. önce iki kişi ile birlikte bir de gerçek saklıdır bu fikrin içinde. ol dermiş o ve olurmuş. sonra doğa gerçeği, ol demeyi, öğrenir. kadın ve erkek, ikisi de olmak adlı bir zamana sürülür. tohumlar çoğalır, varlık artar, “olmak zamanı” insan elinde yakılıp yıkılır. tanrı yalnız, çaresiz, yorgun ve yaratım sancıları içinde inlerken doğa ölmek üzeredir ve son kez yalvarır; “gönder şu diğerlerini, gönder bu başkalarını, bunlar bize zarar veriyorlar, ben sana yetmiyor muyum?” Sayın tanrı cevap verir, “hiçbir şey yeterli değildir, yeterli olsaydı yaratamazdım, ama yapmak zorundayım çünkü ben yaratıcıyım, şimdi her şeye tekrar başlamalıyım.” Darren Aronofsky tarafından yazılıp yönetilen 2017 yapımı Mother! filmi zihninizi, hayal gücünüzü sonuna kadar zorluyor. Keyifle kalın!
“Ölmek nasıl bir ansa yaşamak da bir an. Ben kimim? Şüpheler olmadan yaşayabilseydim neler yapardım? Haksızlığa uğrama korkusu olmadan yaşayabilseydim? Acıdan korkmadan sevebilseydim? Yarın o tadı nasıl özleyeceğimi düşünmeden, bugünün tadını çıkarabilseydim? Zamanın geçişinden ve sevdiklerimi benden çalabileceğinden korkmamış olsaydım? Evet. Ne yapardım? Kimleri umursardım? Ne için savaşırdım? Hangi yollarda yürürdüm? Nelerden haz alırdım? İçimdeki hangi gizemleri çözerdim? Kısacası, nasıl yaşardım?”
Beşinci Mektup Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun? Güneş çoktan doğdu.
Reklam
1,000 öğeden 821 ile 830 arasındakiler gösteriliyor.