Ne zaman bilgi ve iktidar söz konusu olsa, ne zaman tartışma kenti yönetme rolünü üstlenen filozoflara dönse, kadınlar es geçilir. Filozofların ütopyası, çocukların, kentin gelecekteki yurttaşlarının kötü eğitiminden sorumlu tutulan annelerinden ve dadılarından alınmalarını gerektirir. Bu yüzden Platon, annelik ve gebelikten başlamak üzere, kadınların nasıl yapılacağını bildikleri şeylere yönelik kültür ötesi bir kuşku ve saygısızlığı gündeme getirerek, kente, kadın yurttaşlarından doğru yararlanmayı öğretir.
Platon'un söylediği her şey, onun için kadınların hiçbir zaman kendi başına bir amaç olmadığını gösterir. Kadınlarla ilgili olarak ortaya koyduğu kurallar, kadınların yararına ya da çıkarına değildir. Nomoi'de (Yasalar) yaptığı gibi, azami bütünleşmeyi tavsiye ettiği ya da kadınların nasıl yaşaması gerektiği (ortak yemekler, ikametgâhlar, evlilik ilişkileri) konusunu kendisine dert ettiği her seferinde, toplumun dişi üyelerinin varsayılan ihtiyaçlarını ve arzularını göz ardı eder. Platon hep kent ve kolektifle ilgilidir; kadınlar her zaman engel olarak ortaya çıkar. Üstesinden gelinmesi gereken yapısal bir yol engeli, bir şekilde avantaja dönüştürülmesi gereken atıl bir ağırlıktırlar. Dedikoduya ve gizliliğe düşkünlükleriyle, sorunlu bir varlıktırlar, sosyal homojenliğe bir tehdittirler.