Ne demiştim, hatırla, hep hatırla!
Hani daha yola ilk adım değmemişken…
Unutma her şeyde biraz biz saklı.
Sığın bize.
Hatırla, sığındıkça çoğalır insan.
Sen yağmuru sevmezsin.
...
Bir lisan, bir insan demekti. Mîr Celadet, bir dilin savaşını değil bir insanlık savaşı veriyordu.
Kimdir bu Celadet?
Binlerce yıldır Mezopotamya'yı ekip biçen, Asur'a Pers'e göğüs geren, Zagros'un, Cudî'nin, Ararat'ın, Kurmênc'in öz çocuklarının dil süvarisi...
Yaşamı sürgünler, baskılar ve tehditler altında geçen, yine de durmayan, dedesi
Dikkat! Kitap içinde geçen alıntılar ve ufakta olsa konuya yaklaşım olduğundan, bazı kişiler tarafından inceleme içeriğinde spoiler varmış gibi algılanabilir. Lütfen, bunun bilinci ile okumanızda fayda var…
> Konusu itibariyle kitapla bağdaşacağı için, bu incelemeye şu söz ile giriş yapmak isterim; ❝İnsan yaşamı ne zaman başlar? Ana rahmine
"Ben nerede değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir."
Charles Baudelaire
(9 Nisan 1821 – 31 Ağustos 1867)
Charles Baudelaire, okuma etkinliklerimde adına ve alıntılarına sıkça rastladığım bir yazar olarak merak ettiğim ve tanımak istediğim bir yazar oldu.
Özellikle André Gide nin eserini okurken alıntılanan şiirleri ve alıntılarının
Fazla bilinçli olmak bir hastalıktır. Gerçek bir hastalıktır. Sıradan bir bilinç, insanın yaşamı için fazlasıyla yeterlidir. Yani şu şanssız on dokuzuncu yüzyılımızın gelişmiş insanına, gerekli olan bilincin yarısı, hatta dörtte biri bile yeterlidir..
"İnsanoğlu o kadar güçsüz, zayıf ve muhtaçtır ki hayatını rica ile devam ettirir. Raci demek insan demektir."
Peki ya, kim ola bu Raci? Neyi amaçlar, ne ister?
"Bugünkü Raci, o nazik usta Raci midir? Yoksa insanlığın yüz binlerce ahmaklarından biri midir? Ne arıyorsun? İstediğin nedir? [...] Bu geçici hayatla ne buldun ki onun
Türk tarihinde 1919 dan sonra insan ömründe 19 yıllık bir yaşam hiç olarak kalabilir. FAKAT kitabı okudukça bir kez daha emin oluyoruz ki Atatürk'ün bu 19 yılı bütün bir ulusun yaşamı için bağımsızlık ve uygar olma mücadelesi anlama gelir. O savaşmış ve zafer kazanmış bir Başkomutan olarak, askerlikte sivrilmiş, fakat her devletle sulh içinde anlaşan bir devlet adamı olarak, Türk tarihinde yerini almıştır.
Bir demecinde;
"MİLLETİM BENİ İSTEDİĞİ YERDE YATIRSIN, YETER Kİ UNUTMASIN" demiş.
Sen ki Türk ulusunun sevgisini ve dünyanın hayranlığını yalnızca bir asker olarak değil , düşüncelerinle bugün dahi tazeliğini korumaktasın. Ölümünden bunca yıl sonra hala bazıları tarafından minnetle, bazıları tarafından nefretle anılmaktasın. Unutmak ne mümkün.
Yakın tarihin hem tanığı hem aktörü olan Afet İnan yaşadıklarını ve Atatürk'ten dinlediklerini kaleme almış. Konu ile ilgili daha ne öğrenebilirim dememe rağmen bilmediğim bir çok bilgi içeriyor kitap.
Umarım bazıları artık önyargılarını bir kenara bırakıp bu ve bu gibi kitapları okur da tarihi doğru bir şekilde öğrenip kimi nereye koyacağını artık öğrenirler.
Kesinlikle TAVSİYE EDİLİR BU KİTAP
Geçmişinizi tamamen unuttuğunuzu düşünün. En yakınınızı bile artık tanımıyorsunuz. Hastaneden taburcu olduğunuzda evinize geliyorsunuz ama hiçbir eşyayla bağınız yok. Geçmişinize ait bir hatıranız yok. Sizi neyin mutlu ettiğini bilmiyorsunuz. Önceden iyi biri mi kötü biri mi olduğunuzu bilmiyorsunuz. Geçmişsiz bir gelecek var mı, bundan da çok
Psikanalist Dr. Dan Kiley 1983 yılında yazdığı bu kitapta ilk kez, hiç büyümeyen erkekler için Peter Pan Sendromu tanımını yapmış ve bu sendromun görüldüğü erkekleri ise PPS kurbanı olarak adlandırmıştır. Kitap teknik tanımlar ile okuyucuyu yormadığı gibi yazarın kendi vakalarından fazlaca örnek içerdiği için de oldukça kolay anlaşılır
Bu dünyanın karanlık yüzünde kalmak mı, yoksa tavşan deliğinden yuvarlanmak ve aynanın öteki tarafındaki hayata bakmak mı?
Yazar bize bir yol gösteriyor aslında Alice' yi harikalar ülkesine gönderirken.
Dünyada olup bitenler mi saçmalık, yoksa rüyalarımız mı? Hangisinde yaşamak daha mutlu yapar bizi? Belki de saçma olanı görünce yaşadığımız
Kitap aracılığıyla zenginlik ya da beğeni inceliği gösterisi, kitap dışında yaşam bilmemek (kitap dışında bir yaşamı unutmak), bilgililiğiyle övünmek... Pek anlamsız göründü bunlar bana.