Beni bekleyen bir büyük kent, bu kentin sabaha kadar açık kahveleri, barları, Yunan müziği çalan meyhaneleri var. Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku!
Beni bekleyen bir büyük kent, bu kentin sabaha kadar açık kahveleri, barları, Yunan müziği çalan meyhaneleri var. Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku! Hele bu coşkuyu karşılayan, bu coşkuya bulvarları, kahveleri, insanlarıyla yanıt veren bir kentte olmak. Çoğu kez insan yaşamı, yaşanmış coşkuların anısı ile de geçer. Ama yaşamın bazı kesitlerinde bu coşku gece ve gündüz somut olarak kavrar benliğimizi. Bir şarkıyla. Bir resimle. Uzayan bir bulvarla. Sevilen, teni okşanan bir insanla. Yaprakları hışırdayan bir ağaçla.
Sayfa 56
Reklam
282 syf.
10/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Her yaşamın milyonlarca seçimle dolu olduğunu, kazanmanın nasıl bir his olduğunu anlamak için bütün sporları yapmamız gerekmediğini veyahut müziği anlamak için bütün müzik eserlerini dinlememiz gerekmediğini bize öğreten bir kitap. Çok beğendim. Nora’nın yaşamayı sevmediği bir hayattan yaşamaktan zevk alacağı bir hayata geçtiği süreç. Bayan Elm’le kütüphanedeki konuşmaları, yaptığı seçimler, seçtiği hayatlar, beraber yaşadığımız maceralar çok güzeldi. Bende onunla birlikte farklı hayatları denemiş gibi hissettim. Nora’nın da dediği gibi: Gözlerimizi kapatıp önümüzdeki içeceğin tadını çıkarmak ve çalan müziği dinlemek yeterli. Her şey olabilmek için her şeyi yapmamız gerekmiyor çünkü zaten sonsuzuz. Arada bir başımızı kaldırıp yukarı bakalım çünkü nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202154,1bin okunma
"Hayır, Momo," diye karşılık verdi Hora Usta, "bu saatler sadece benim eğlencem. Bunlar her insanın göğsünde taşıdığı şeyin basit birer taklidi yalnızca. Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör biri için gökkuşağının renkleri ve sağır biri için kuş sesleri nasıl boşunaysa, yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki düzgün atmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır." "Ya kalbim bir gün artık atmazsa?" diye sordu Momo "O vakit, senin için zaman da biter, çocuğum," diye cevapladı Hora Usta. "Bunu şöyle de açıklayabiliriz: Zaman içinde günler, geceler, aylar ve yıllar boyunca geriye doğru giden aslında sen kendinsin. Bir gün çıkıp geldiğin o sihirli kapıya doğru yaşamın boyunca geri gidiyorsun ve sonunda da yine oradan çıkıp gideceksin." "Ya öbür tarafta ne var?" "İşte orada, bazen taa içinde duyduğunu söylediğin müziği bulacaksın. Ama artık sen de o müziğin içindeki bir ses olacaksın." Momo'yu süzdü. "Fakat sen bunları henüz anlayamıyorsun, değil mi?" "Yoo," dedi Momo, "sanırım anlıyorum." "Hiçbir Zaman Sokağı'nda her şeyin nasıl da geriyedoğru hareket ettiğini hatırlamıştı ve sordu: "Sen ölüm müsün?" Hora Usta gülümsedi, karşılık vermeden önce bir an düşündü ve şöyle yanıtladı: "İnsanlar ölümün ne olduğunu bilselerdi ondan hiç korkmazlardı. Korkmayınca da kimse onların yaşam zamanını çalamazdı."
Sayfa 178 - Momo ve Hora UstaKitabı okudu
516 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Jane Austen
Jane Austen
Emma
Emma
Eserde, çöpçatanlıkta kendini oldukça başarılı bulan genç Emma'nın yönlendirmelerinin yol açtığı durumlar, genel yaşamın içine entegre olan diğer gündelik olaylar nezdinde harmanlanmış ve okura sunulmuştu. • Gençlikte hoş görülen şey ileriki yaşta tiksindirici olur. (Sayfa 32) • Yalnız yaşamaya öyle alıştınız ki can
Emma
EmmaJane Austen · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202310,1bin okunma
Yeni sözler söylememesi bile müziği en iyi teselli kılmaya yeter. Müzik söze eklenmiş olsa da, onun kendi büyüsü ağır basar ve sözün tehlikesini siler. Müziğin en arı olduğu zaman ise, kendi kendisi için çaldığı zamandır. Müziğe koşulsuz inanılır, çünkü onunkisi, duygular­dan kaynaklanan güvencelerdendir. Akışı, bu bağlamda insanoğlunun başkaca yaratabildiklerinden çok daha özgürdür ve kurtuluş, bu özgür­lüktedir. Yeryüzü kalabalıklaştıkça ve yaşam mekanikleştikçe, müziğe duyulan gereksinim daha da artacaktır. Bir zaman gelecek, insanoğlu ancak müziğin sayesinde işlevlerin oluşturduğu ağın daracık delik­lerinden geçebilecek: bu nedenle, müziği güçlü ve el değmemiş bir özgürlük dağarcığı niteliğiyle korumak, gelecekteki düşünsel yaşamın en önemli görevi olmalıdır. Müzik, elimizde onun dışında yalnızca ölü bölümlerinin bulunduğu insanlık tarihinin gerçekten yaşayan yanıdır. Ondan bir şeyler almaya gerek yoktur, çünkü müzik zaten hep içimizdedir: onu yalnızca dinlemek, yeterlidir, yoksa öğrenmek boşuna olur.
Reklam
Gençler neden deist oluyor?? Çünkü gençler; kadınları aşağı sınıftan gören bir toplumun içinde bulunduğu inanca sahip olmak istemiyor.Fetvalarla, müziği, sanatı veya felsefeyi ucube ilan eden insanların içinde bulunduğu bir inanca girmek istemiyor.Kürsülerden seslenip; henüz çocuk yaştaki kızları kendisine alabileceğini düşünen, hacı ve hocaların inandığı bir dinde, bulunmak istemiyorlar.Çuldan, çaputtan, ölüden, puttan, türbeden veya muskadan medet uman, batıl inançları dinin içerisine katık eden toplumların inandığı bir dini, akıl sahibi bir insan olarak kabul etmiyorlar.Belirli bir akıla sahip olduğu halde; her türlü ahlaksızlığa bulaşan sonra da sırf kendi çıkarları için kiliseye giderek günah çıkartan, horoz kesip kaparot yapan veya hacca gidip tövbe eden insanların samimiyetine inanmıyorlar.Onlar aslında aynı tanrıya inanıyorlar. Sadece Vicdanı tanrının bir parçası olarak görüyor. Daha adaletli, daha namuslu ve daha erdemli bir yaşamın izini sürmeye çalışıyor.
"Beni bekleyen bir büyük kent, bu kentin sabaha kadar açık kahveleri, barları, Yunan müziği çalan meyhaneleri var. Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku! Hele bu coşkuyu karşılayan, bu coşkuya bulvarları, kahveleri, insanlarıyla yanıt veren bir kentte olmak."
Konser bitiyor. Çıkar çıkmaz bir sigara yakıyorum. Beni bekleyen bir büyük kent, bu kentin sabaha kadar açık kahveleri, barları, Yunan müziği çalan meyhaneleri var. Süren, akan yaşamın içinde bulunmak ne büyük bir coşku!
372 syf.
10/10 puan verdi
UMAMİ TADINDA BİR ROMAN: HEDER AĞACI
UMAMİ TADINDA BİR ROMAN: HEDER AĞACI Hayatın telaşlı koşuşturması içindeyken, bir an âşık olduğunuz kişi aklınıza gelse ve her şey değişiverse, yüreğinizde kanat çırpan kuşların rüzgârıyla yavaş yavaş gökyüzüne çıksanız, bir bulutun üzerinde bağdaş kurup otursanız, aşağıda ne görürdünüz? Yeryüzünün acıklı hâlini mi, yoksa hayatın güzelliklerini
Heder Ağacı
Heder AğacıAbdullah Ataşçı · Everest Yayınları · 2022122 okunma
Reklam
622 syf.
·
Puan vermedi
·
55 günde okudu
Bir kitap ancak bu kadar güzel olabilir!
"Bu kitapta önemli olan Oblomov değil Oblomovluktur." "Hayır, benim hayatım sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim." Böyle diyordu Oblomov ve böyle de sürdürüyordu yaşamını. Hep sönük.. Oblomov'u tarif edecek olursak şu cümleler yeterli olurdu: "— Niçin uyuyorsun? —
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202138,9bin okunma
372 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Sen Kahin misin?
Kitaba ilk başladığımda Sokratesin kullandığı Diyalektik Yöntemine(Sokratik Yöntem) uyuz oldum. Günümüzde özellikle yobazların çok kullandığı kendini haklı çıkarma yöntemi olduğunu fark ettim çünkü.Sokratın amacı doğruyu bulmak değil polemik yaratarak kendini haklı çıkarmak gibi gelmişti(Fakat sonradan bunun haksız olduğunu gördüm.) Aslında
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,5bin okunma
"Zaman içinde günler, geceler, aylar ve yıllar boyunca geriye doğru giden aslında sen kendinsin. Bir gün çıkıp geldiğin o sihirli kapıya doğru yaşamın boyunca geri gidiyorsun ve sonunda da yine oradan çıkıp gideceksin." "Ya öbür tarafta ne var?" " İşte orada, bazen taa içinde duyduğunu söylediğin müziği bulacaksın. Ama sen de o müziğin içindeki bir ses olacaksın."
428 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.