Yaşamın anlamına gelince, insanın her dönemde ve her koşulda genel geçer bir yaşamın anlamı sorgulaması yapması anlamsızdır. Yaşamın anlamı koşulsuzdur. O, duruma, yere ve insandan insana andan ana değişkenlik gösterir. Önemli olan o anki yaşamın özel anlamıdır.
İnsanın Anlam Arayışı kitabı, bir insanın ömründe görüp görebileceği en sert düşüşlerin, en katı gerçeklik çarpmasının ve her şeyini kaybetmiş birinden hâlâ nasıl ümitvar olunabileceğinin hikâyesi; “Milyonlarca tutuklunun tekrar tekrar yaşadığı kişisel deneyimlerin bir özeti. Bu, bir toplama kampının, orada bulunup da sağ kurtulmayı başaranlardan birisi tarafından anlatılan iç öyküsü.” (s.17). İnsanın iç öyküsü aslında, kendinden kaçarak yaşayan, dinmez can sıkıntısının içinden üstünlük arayışıyla sıyrılmaya çalışan, zulmedici yıkıcı insanla, kendi halinde sevgiye inanan, benliğine kattığı başkalarının sevgisinin yaşatıcı gücüyle ayakta duran insanın içten gelen öyküsü…
Bu öykünün konusu ise zaten yeterince anlatılan, defalarca filmlere konu olan, üzerine teoriler kurulan o büyük dehşetler ve bu büyük dehşetler karşısındaki “büyük insan” yerine yaşanan küçük ve gündelik sayısız acılar karşısındaki “küçük insan”. Her şeyini kaybeden çaresiz insanların çıplak varoluşlarıyla karşı koydukları acımasızlığın içindeki düşler, ümitler, güzellikler ve anlamlarla dolu küçük sıradan insanların büyük ruhsal direnişleri ya da…