"Söylemek istediklerim için, romanlar okuyor, sözler ezberliyorum"
Özdemir Asaf
Aytuğ Akdoğan'ı youtube kanalı Babala TV'de yaptığı yer altından notlar adlı programı ile tanıdım. Anlattığı konular,kullandığı cümleler ve kitap tavsiyeleri ilgimi çekti. Maalesef ki her güzel şeyin son bulduğu gibi bu programda bu hafta son buldu. Giderken kendisi ise sohbet etmeye devam etmek isteyenler için kendi yazmış olduğu Sürgün adlı eserini tavsiye etti.Ve bugün alıp,elimden düşüremediğim bu eseri işte bu sayede almış oldum. İyi ki de aldım.
Özdemir Asaf'ın da söylediği gibi söylemek istediğimiz şeyleri toplayarak cümleler haline getiren yazarları okumayı seviyorum. Uzun süredir içine sürgün hissettiğim şu günlerde bu kitap bana iyi geldi. Çünkü insan çoğu zaman yaşadığı zorluk ve sıkıntıların bir tek kendi başına geldiğini bir tek onun bu acıyı hissettiğini düşünür. Böyle durumlarda kendi ızdırabını yaşayan insanların var olduğunu bilmek insanı yalnızlıktan kurtararak bir nebze de olsa rahatlamasını sağlar. Bu eserde benim için öyle oldu.
Eser Kerem Kamil Koç'un vefatı sebebi ile toplanan 3 arkadaşın bu üzüntüyü sırtlarına alarak herkesten uzaklaşıp çıktıkları yolculuğu anlatıyor. Her birinin ayrı yaşantıları ayrı unutmak istedikleri yaşanmışlıkları ile. Her biri birer sürgün insanı. Sizlerde eğer kendinizi yalnız ve sürgün hissediyor iseniz muhakkak okuyunuz. İstifadeli okumalar dilerim.
İlginç bir kitap demekle gündelik hayatta karşılaşılan yaşantıları barınduran bir kitap demek arasında kalıyorum ama ikisini de aynı kefeye koyup sunmak ağır basıyor.
Resim, sinema, edebiyat, felsefe, mitoloji, şiir, popüler kültür, psikoloji, sosyoloji konularında verdiği örneklerle gitmek, aşk, unutmak, çarpıklıklar vb. üzerine anlattıklarıyla çok güzel bir kitap oluşturmuş yazar.
Alıntıladığı kitaplar içerisinde de en fazla İnsanın Anlam Arayışı kitabını yinelemiş. Başlarken söylediği " Çok okurum.." un hakkını veriyo izlenimi var yazarda.
"Unutkanlığın çeşitli sebepleri vardır: Bazı bilgileri, geçmiş yaşantıları unutmak istediğimiz için biz belleğimizden sileriz. Hatırlamak istemediğimiz anıları, bize acı veren olayları belleğimizin mahzenine atarız. Çünkü acı veren şeyleri sürekli hatırlayarak yaşamak çok zordur. Geriye dönüp bakarsanız, belleğinizde yer eden şeylerin daha çok hoş hatıralar olduğunu görürsünüz. İnsan belleğinde kötü olanı, olumsuz olanı inkâr etme yolunda bir eğilim vardır. Ancak biz her ne kadar unuttuğumuzu, sildiğimizi, “bastırdığımızı" düşünsek de o yaşantılar hatırlanmasalar dahi belleğimizin derinliklerinde var olmaya devam eder. "Bastırma" denen bu durum, bünyenin, sürekli olarak üzücü anılarla meşgul olmamak adına kurduğu bir savunma mekanizmasıdır."
"Her caddenin kendine özgü bir görüntüsü vardır. Her tepe başlı başına bir kişiliktir..."* diyor. (Cesare Pavese) (7.syf)
•"Ve bana geceler yetmiyor. Günler yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler, diller yetmiyor.
...
•Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor. Arabalardaki, uçaklardaki, resmi dairelerdeki, otobüslerdeki,
Söylenmeyi bekleyen sözler biriktiğinde imdada bazı öyküler yetişir. Sakil bir yaşamda debelenirken etrafa ölgün gözlerle baktığımızda bazı anlatılar bir anlığına da olsa bizi geri çevirir. Ya da aynı anlatılar biz dibe vururken seyirci kalamaz, gelir aynı dibi bizimle boylar. Kuyunun dibinde, körün herkesle aynı manzarayı gördüğü yere o içimizden
“Bizim tanrımızın merhameti sınırsızdır!”
Geçmişinizin belli kısımlarını unutmak ister miydiniz? Sanırım geçmişteki kötü yaşanmışlıkları unutmak isteriz çoğumuz. Peki ya güzel yaşantıları, hatıraları?
Bir sis düşünün. Kapladığını dünyayı. Ve bu sis sizlere geçmişinizdeki iyi veya kötü hatıraları unutturuyor. Kanlı düşmanlarınız olabilecek kişilerle dost, dost bellediklerinizin ise düşmanınız gibi aklınızda yer etmesini sağlıyor.
Unutuş ve hatırlamak üzerine yazılan fantastik bir roman Gömülü Dev. Kazuo Ishiguro’dan okuduğum ilk eser olan bu kitap, kurgusunun geçtiği mekanların kasvetli oluşundan dolayı bende istediğim etkiyi bırakamadı malesef. Yine de kitabın sonlarına doğru oluşan düğümün çözülüşünü sevdim.
Gömülü duran dev gibi hatıralarımız bir bir ortaya çıktığında acaba tekrar unutmayı yeğler miydik? Keyifli okumalar
#alıntı
”Benim için bu çok acı bir şey prensesim. Toprak hep yürüdüğümüz gibi yürümemize izin verirken ayrı ayrı yürümek..”
“Bırakın bu ülke unutuş içinde dinlensin.”
Gömülü Dev, Kazuo Ishiguro
Gömülü DevKazuo Ishiguro · Yapı Kredi Yayınları · 20181,598 okunma
Günümüzde yaşayan insanların olduğu gibi aydın münevver dediğimiz insanlar bile eserlerinde geçmişle tarihle ilgili yaşantıları eleştirip uğraşıyorsa bilin ki bugünkü bulunduğu hayatının yada toplum hayatının iflas ettiğinin ve bu hali unutmak için günü geçmişe yamayarak kendine teselli vermek istemesidir. Ve bunu yaparken zahirî kurtarmak için önder ve liderlerini kullanmaktan çekinmez ve arkasına saklanır. Hele kitabın son sayfalarında üstünlük sağlama hak iddia etmesi kaçınılmaz bir müdafaa olmuş.
Hani izlediğimiz filmlerde, dizilerde, dinlediğimiz şarkılarda "Unutacaksın, zamanla her şey unutulur." gibi cümleler kurulur. Çoğu kez unutmak gerçekten mümkün mü diye düşünürdüm. Sanki mümkün ama bunu ben başaramıyorum sanırdım. Psikoloji bilimi öğretti ki unutmak diye bir şey aslında mümkün değil. Ancak kişi hafıza kaybı yaşar ya da zihinsel yetilerini yitirir, bastırma savunma mekanizmasını kullanır o ayrı. Ama temelde unutmak yok. Peki ne var? Yaşadıklarımızın bugünümüzü etkilememesi var. Olumsuz yaşantıları bilgiye dönüştürmek var. Yaşamımda beni üzen şeyleri unutmadım, sanırım ölene dek de unutmayacağım :) Ama bugünümü olumsuz etkiliyor mu? Hayır. Bilakis bilgiye dönüştü ve bu yeni bilgilerle yolum aydınlanıyor. İşte bilime yaslanmak bu yüzden çok anlamlı. Acı, bilgiye dönüştü. Yolculuk bitti mi? Hâlâ devam ediyor. Öyleyse bundan sonra yaşanacaklar da bilgiye dönüşecek böylece.