Yıllardır sebebini bilmediği, kendi tabiatına aslında hiç de uymayan, onu bir kurt gibi içeriden kemirip duran, içini kurutan öfkenin kaynağını bulmuştu sonunda. O tek suçlunun babası olduğunu sanıyordu. Babasına bir şey diyemediği için öfkesini senelerdir bastırıyor, bastırdıkça dişlerini sıkıyor, öz babasına duyduğu nefreti omuzlarında korkunç bir ağırlık olarak taşıyordu. Kolay değildi babadan, anadan nefret etmek. Nefret ettiği halde yine de onlardan sevgi dilenen bir çocuk gibi, kırk beş yaşında, evet, kırk beş yaşında bir çocuk gibi yanlarında yörelerinde dolanmak, kendini beğendirmeye, sevdirmeye çalışmak, yaptığı her şeyi içindeki öfke ve nefret duygusuyla hep o küskün halle yapmak, büyüyememek, tam olamamak, kendini ait hissedememek, güvensiz ve tedirgin baba evi ziyaretlerinde susmak, susmak ve durmadan susmak kolay değildi. Bunların hepsini Besim Usta bilirdi. Sırtını dayayabileceği bir babaya öyle ihtiyacı vardı ki, yıllar boyu ördüğü bütün duvarları kendine baba diye ördü. Her ördüğü duvarın önüne çöküp yaslanır ve bir yorgunluk sigarası içerdi. Ben yaptım, elimin emeği, alnınım teri der ve yaslanır; sırtındaki o elin yokluğunu tuğlalarla, duvarlarla doldurmaya çalışırdı. Ama ördüğü hiçbir duvan yanında taşıyamazdı.
"Buyur Ağa, buyur! Kürt Rüstemin evine de böyle büyük Ağalar gelirler miymiş? Vay babo vay!"
Reklam
Ve Çukurova göğünde bir tek kartal gözükmez oldu, bir tek karakuş, bir tek doğan... Bir Kurt, bir tek tilki... Atlarla birlikte, kartallar, çaylaklar, karakuşlar da gittiler. Kurtlar, tilkiler, sırtlanlar, çakallar da...
Nasıl da değişiyor kişi zamanla Güç o güç değil hız o hız değil İnançlar sarsılmış, umutlar yitik Bu kirli çağ bizim çağımız değil Yeşiller, maviler kapkara olmuş Yorgun eller, ayaklar, yollarsa yokuş Ne açan güller var, ne öten bir kus Güneş o güneş değil, yıldız o yıldız değil Kökünden bir kurt girmiş ağaca Yapraklar perişan, dal paramparça Daha çok aldanacağız yaşadıkça Anlasana bu ilk aldanışımız değil
Sayfa 258
İnsanın içinde bir kurt varsa, o kurt kolay kolay ölmez, uyur uyur uyanırdı
Reklam
bir kurt bir geyiği kovalıyordu yüreğimde. geyik soluk soluğaydı, yorgundu, bitkindi. karların üzerinde akıp giden bir yıldız gibiydi. koşuyordu. koşmak kurtuluş değildi belki, ama bir ümitti. koşmalıydı. oysa birer namlu ağzıydı kurdun gözleri. avına güvenle, şehvetle yaklaşıyordu. yeni bilenmiş, sedef saplı bıçaklara benziyordu dişleri. bütün dileği et ve kandı, istese geyiğe hemen yetişebilirdi, ama uzasın istiyordu bu şehvetli koşu, bu bütün damarlarına yayılan sarhoşluk bitmesin istiyordu.
Sayfa 115 - sahibini arayan mektuplar — birinci mektupKitabı okuyor
Şahan kocamaylan vermez avını, ta ezelden kurt eniği kurt olur.
Bunların, yüreğinde bir kurt var ki durdurmaz onları, eğer onlar güçleri yeter de içlerindeki kurdu öldürürlerse o zaman da işte canlı cenaze olurlar. Allah onun yüreğine nurdan bir kurt koymuş. Yürekleri ışıktan olanların hepsi böyle çocuk huylu olurlar. Bu yüzden de başlarından da bela eksik olmaz.
Sayfa 333Kitabı okudu
Onların içlerini kemiren, dünyayı onlara cehennem eden bir kurt vardı ya, ama bu kurt, bu eksiklik, yarımlık neydi?
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
* Eğer Evdale Zeynike, Yaşar Kemal'in Homeros'u ise, bu şu anlama da geliyor; sahipsiz kalmış binlerce Homeros, yeni yetişen gençleri ve yeni nesili bekliyor.
O biliyordu ki insanın içinde bir kurt varsa,o kurt kolay kolay ölmez,uyur uyur uyanırdı.
Sayfa 330 - YKY
Biliyordu ki insanın içinde bir kurt varsa, o kurt kolay kolay ölmez, uyur uyur uyanırdı.
Yaşar Kemal: “Kültürün asıl taşıyıcısı, ona kimlik kazandıran öznesi hep “dil” olmuştur. Dolayısıyla da bir dili yasaklamak, yaşatmamak, asimile etmek, ne derseniz deyin, bir kültürü tahrip etmekle aynı anlamı taşımaktadır. Halkın acıları, türküleri, manileri, hikayeleri, ninnileri, masalları... Kısacası onu halk yapan özellikleri “dil” aracılığı ile yaşamını sürdürür. Dünya, birbirini besleyen bin çiçekli bir kültür bahçesi olmuştur. Her kültür geçmiş kültürlerin gübrelediği birikim topraklarının bir kültür çiçeği olmuştur. ya da bilinçsiz bu büyük kültür bahçesinden bir çiçeği yok etmek, insanlıktan bir rengi, bir kokuyu, bir güzelliği, bir yaratıcılığı almakla bir tutulmuştur
İnsan niçin yaşar üç günlük dünyada? Namus için, devlet için, din için… bak şu bacılarına. Onlar namus derdine kılıç kuşandılar, Moğol’a teslim olmadılar. Bak şu beylere. Devleti teslim etmemek için direnirler, vuruşurlar. Bak şu Konevi’ye! Tebrizli iblis Konya’ya gelmiş, derviş kılığıyla sapkınlık eder. Neymiş Allah bunun içine giriyormuş, evine geliyormuş.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.