Aşk kocaman eksilmektir çocuğum..
Çöl masalıdır ayrılık çocuğum ; Kuma karışır yol olur ayrılanlar çöle.. Kervanlar geçer heybeleri kahırla yüklü Kervanlar tepinir dururlar ; yüreklerinin hemen üstünde Aşk kocaman eksilmektir çocuğum. Sen bunu upuzun trenler gibi düşün ; trenler kadar büsbüyük bir eksilmek gırtlağında İbrahim’in bıçağıyla yaşar sevdalılar ama sen korkma melekler var.. Ağırır birden geri teper çocukluktan kalma yaralar Bak senin dizlerinde , benim kalbimde aynı yara var. Tutamaz ayrılanlar hayatın rengarenk uçurtmasından ama sen sıkı tut bırakma sevincin pamuk ipliğinin ucundan.. Aşk şu kadar ölmektir çocuğum sen bunu gökyüzü kadar düşün minareler kuleler gibi koskocaman yekparedir insan tamdır eksilmemiştir henüz Sen bunu çarşıdan aldığın nar gibi düşün bir tane eve gelince hani bin tane tane tane gez gör arpacık açık ve tetik ve parça parça o tekerlemede ki nar’a döner ayrılanların yüreği Kan kırmızısı dökülmüş üstelik ömrü saçılmış.. Mini mini bir kuştur aşk çocuğum Al yine de içeri al da üşüme ve sonra unutma Sen bunu aynı anda bir havuzu dolduran iki ayrı musluk gibi düşün Kapatma gözlerinin vanasını, bırak yağsın bulutlar. İzin ver fırtınaya neredeymiş çocuğum hanimiş nuh bak asıl şimdi başlayacak olan tufan’a..
Çalıkuşu
Çalıkuşu
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
Çöl masalıdır ayrılık çocuğum, kuma karışır yol olur ayrılanlar çöle.. kervanlar geçer heybeleri kahırla yüklü kervanlar... tepinir dururlar yüreklerinin hemen üstünde, Aşk kocaman eksilmektir çocuğum sen bunu upuzun trenler gibi düşün trenler kadar büsbüyük bir eksilmek... Gırtlağında ibrahim’in bıçağıyla yaşar sevdalılar ama sen korkma melekler var.. Ağırır birden geri teper çocukluktan kalma yaralar bak senin dizlerinde, benim kalbimde aynı yara var. Tutamaz ayrılanlar hayatın rengarenk uçurtmasından, ama sen sıkı tut bırakma sevincin pamuk ipliğinin ucundan.. Aşk şu kadar ölmektir çocuğum sen bunu gökyüzü gibi düşün minareler, kuleler gibi koskocaman... yekparedir. İnsan sevmezden evvel tamdır eksilmemiştir henüz sen bunu çarşıdan aldığın nar gibi düşün birtane eve gelince hani bintane tane tane gez gör arpacık ve tetik ve parça parça... o tekerlemede ki nar’a döner ayrılanların yüreği, kan kırmızısı dökülmüş üstelik ömrü saçılmış.. Senin pencerene konan mini mini bir kuştur aşk çocuğum al yine de içeri ama üşüme ve sonra unutma usul usul sızar sevdaya düşerken ayrılığın da zehri sen bunu aynı anda bir havuzu dolduran iki ayrı musluk gibi düşün yook kapatma gözlerinin vanasını bırak yağsın bulutlar izin ver fırtınaya neredeymiş çocuğum hanimiş, hanimiş nuh bak asıl  şimdi başlayan tufan’a...
Reklam
Çöl masalıdır ayrılık çocuk, kuma karışır yol olur ayrılanlar çöle.. kervanlar geçer heybeleri kahırla yüklü kervanlar... tepinir dururlar yüreklerinin hemen üstünde, Aşk kocaman eksilmektir çocuk sen bunu upuzun trenler gibi düşün trenler kadar büsbüyük bir eksilmek... Gırtlağında ibrahim’in bıçağıyla yaşar sevdalılar ama sen korkma melekler var.. Ağırır birden geri teper çocukluktan kalma yaralar bak senin dizlerinde, benim kalbimde aynı yara var Tutamaz ayrılanlar hayatın rengarenk uçurtmasından, ama sen sıkı tut bırakma sevincin pamuk ipliğinin ucundan.. Aşk şu kadar ölmektir çocuk sen bunu gökyüzü gibi düşün minareler kuleler gibi koskocaman... yekparedir insan sevmezden evvel tamdır eksilmemiştir henüz sen bunu çarşıdan aldığın nar gibi düşün birtane eve gelince hani bintane tane tane gez gör arpacık ve tetik ve parça parça... o tekerlemede ki nar’a döner ayrılanların yüreği, kan kırmızısı dökülmüş üstelik ömrü saçılmış.. Senin pencerene konan mini mini bir kuştur aşk çocuk al yine de içeri ama üşüme ve sonra unutma usul usul sızar sevdaya düşerken ayrılığın da zehri sen bunu aynı anda bir havuzu dolduran iki ayrı musluk gibi düşün yook kapatma gözlerinin vanasını bırak yağsın bulutlar izin ver fırtınaya neredeymiş çocuk hanimiş bak asıl şimdi başlıyor başlayacak olan tufan..
Sensiz giden trenler, ufuklarda kaybolan birer ümit Nehir gibi akmıyor günler Heraklit Heraklit. Zaman masal kuşlarına benziyor Abûs, kocaman, sâkit. Ve geceleri Alnında dolaşır biteviye Kirli, soğuk pençeleri. Yıldızları söndürmüş fırtına,
Affeyle Allah’ım Kapına Geldim...
Bu dünya boşmuş çok geç anladım, Affeyle Allah’ım kapına geldim... Uyandım rüyadan iş işten geçti. Affeyle Allah’ım kapına geldim... Hayat tatlı sanıp, bitmez sanmıştım. Dünya sonsuz sanıp hep aldanmıştım. Geçici zevklere tam gaz dalmıştım. Affeyle Allah’ım kapına geldim... Acılar, elemler geçer demiştim, Sefahate dalıp sarhoş
Son hatıra
Sızlar durur kalpte yara Sızın kaldı son hatıra. Aşk yüzünden düştüm nara Közün kaldı son hatıra. Nerde yanlış yaptım ise Çok severek taptım ise Bu hayattan koptum ise
Reklam
Bir Cemil Meriç güzelliği...
Sensiz giden trenler, ufuklarda kaybolan birer ümit Nehir gibi akmıyor günler Heraklit Heraklit. Zaman masal kuşlarına benziyor Abûs, kocaman, sâkit. Ve geceleri Alnında dolaşır biteviye Kirli, soğuk pençeleri. Yıldızları söndürmüş fırtına,
"Günler nehir gibi akmıyor. Nehrin serinliği var, sularında yıkanabilirsiniz, gümüş pullu balıklar yaşar koynunda nehrin… Hayata çiviliyiz kollarımızdan, zaaflarımızdan çiviliyiz. Ve günler, çehrelerinde kamçıdan sert bir istihza. Ve günler, bakışlarında hançer… birer birer geçiyor önümüzden. kimi suratımıza tükürüyor durup, kimi tokatlıyor bizi. Kim çözecek ellerimizi Tanrım? Kim çözecek? .. Günler kükreyerek geçen canavarlara benziyor, uluyarak geçen canavarlara… Gök karanlık, kulaklarımızda acı bir nârâ… Nehre benzemez günler Heraklit! Yanan alnımızı serinletir kardeş suları nehrin. Nehir bir gözyaşıdır, bize ağlayan. Nehrin sularında gök var, altın yıldızlarıyla gök."
🦋 Kırılmak Derviş ‘Gönül taşla kırılmaz’ Ya ‘söz’ tonuyla Ya da ‘tavır/davranışı’ ile kırılır demiş Gözleri yaşla dolsa bile insanın Gözünde yaşar yaşlanan
Reklam
ESİR, YORGUN, YALNIZ, YERLİ VE ONURLU BİR ADAM: KEMAL TAHİR
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
VAKİT ÖYLE BİR VAKİT Kİ Güneş’in tepemizi deldiği, beynimizi cılk yumurtaya çevirdiği; “cehennem ateşini görmek için, öte dünyaya ne hacet bre?” diyerek, sıcağa sitem edenlerin, güneş tepeye çıktığında; “bu sıcak öyle bir sıcak ki” deyip de, yumurtayı asfalt üzerine kırıp; “aha vallaa görüyonuz, yumurta pişti, biz nasıl pişmeyek”
GÖNÜLLERİN SADIK BEKÇİLERİNE EMANETİM VAR! Kızıl alevler saçan gözlerin, düşmanın üzerine bir ok misali yağan bedenin şimdi bir toprak oldu yiğidim. Kanının düştüğü toprak, toprak ise bize vatan, dil, din oldu. Senin kanın toprağa can verdi. O can milyonlarda vücut buldu. Milyonlar yiğidim, milyonlar senin nefesinde yaşar oldu. Senin nefesin
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.