Aziz Nesin'in okuduğum ilk kitabı. Bu kitapla başladığım için seviniyorum çünkü beni "epiy" kendine çekti.
Yaşamak isteyen bir Yaşar Yaşamaz, ne yaşadığını kanıtlayabildi ne de hükümet benden iyi mi bilecek demesine rağmen ölebildi.
"Helbet" yaşadı Yaşar Yaşamaz. Fakat bir türlü kanıtlayamadı yaşadığını... Bir belgeye, tımarhaneden de olsa bir resmî evraka sahip olsam varlığım artık belgelense diye didindi durdu da yine başaramadı ne yazık.
Yaşıyor olmasına rağmen hiçbir hakkını kullanamadı. Çooook hakkı elinden alındı.
Yaşar ne yaşar ne yaşamaz... Bazen güldürdü bazen hüzünlendirdi çoğu zaman düşündürdü.
-Okuyunuz, okutturunuz...
İlginç bir hikaye.
Gabriel Garcia Marquez ,tanık olduğu olayın peşine düşünce ortaya aşk hikayesi çıkıyor.
Marki ve Bernarda' nın kızları olan Sierva Maria yedi aylık yaşamaz denmesine rağmen yaşar.Maria farklı bir kızdır.Gizemli hareketleri vardır.Annesi onu hiç sevmez.Büyüdükçe özellikleri daha da belirginleşir.Babası marki içinde cin olduğunu öne sürerek manastıra gönderir.Oradakiler kıza ulaşamazlar.Sadece bir rahip ona tutkuyla bağlanır. Sierra Maria rahibin ilgisine cevap verir.Rahibin gizlice girdiği yol duvarla örülünce rahip Maria' nın yanına gidemez.Rahibeler Maria'nın içindeki cini çıkarmak için ona sert davranırlar. Saçlarını keserler.Maria bu işkencelere vücudu zayıf düşer.Pederin de gelmeyişi, yaşadığı olumsuzluklar direncinin bitmesine neden olur.
Babamın, kitabı okursak tiyatrosuna götüreceğine söz vermesi üzerine okuduğumuz ancak çok zaman geçmesi ile aklımda sadece çok eğlendiğimin kalması .. Hatta tiyatrosunda söylenen müzik dilimin ucunda . "ben Yaşar yaşamazım yaşamasam da olur dım dım ... "Kızım büyüdüğünde bende ona okutacağım izleteceğim .
Devletin işine geldiği zaman Yaşar'ı var, işine gelmediği zaman ise Yaşar'u yok saydığı bir bürokrasi eleştirisidir. Yaşar'ın başına nerdeyse gelmeyen olay kalmıyor ve en sonunda hapise düşüp, her akşam hikayesini koğuş arkadaşlarına anlattıklarıyla öğreniyoruz.
Kitap aslında çok karamsar olsa da hiç sıkılmadan hatta gülerek okuyorsunuz kitabı burda da Aziz Nesin'in kalemin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha hissediyorsunuz.
Dizi ya da filmlerde çoğunlukla komedi türünü tercih eden ben, neden daha önce bunu kitaplarda uygulamadığımı düşündüğümde cevap bulamadım. Genelde elime aldığım ilk kitap Dünya klasiklerinden olur ve bilirsiniz, Dünya klasiklerinde komedi türü pek rastlanmaz.
Bir değişiklik yapmaya karar vererek araştırma yaptım ve Aziz Nesin'in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz kitabını buldum fakat gariptir ki; üstü kapalı eleştirilere, yazarın dili oldukça sade olmasına ve okurken sürüklenmeme rağmen komedi unsuru denilen ana karakter Yaşar'ın sümsük tavırları, komik gelmek yerine daha çok sinirimi bozdu. Kitabın yarısında pek de keyif almadığımı, hatta Yaşar'ın başına gelen haksızlıkları gördükçe üzüldüğümü fark ettiğimde direkt bıraktım. Sürekli haberlerde gördüğüm akıl almaz haksızlıkları aklımın artık sindirememesi mi yoksa aşırı alıngan, espri anlamayan birisi oluşumdan mı bilinmez ama komedi türü için sanırım biraz daha zamanım var.
Yaşar Yaşamaz okuduğum da, yok artık bu kadar da olmaz dedirtse de, zaman zaman bir çoğumuzun karşılaştığı bürokrasi saçmalıklarını ve gereksizliklerini o kadar güzel anlatmış ki usta, ben bir çok kereler karşılaştığım olaylar karşısında offf nedir ya Aziz Nesin hikayesine döndü tabirini çok kullanmışımdır. Özellikle ülkemizde bu nüfus idarelerinin garipliklerine, saçma sapan yanlışlarına maruz kalmamış insan çok azdır. Vaktiyle anneciğimin kaybettiği nüfus kâğıdını çıkarmak için biz de mahkemelik olmuştuk. Kayıtlı olduğu nüfus müdürlüğünden müracaat ettiğimiz nüfus müdürlüğüne gelen fakslar sürekli yanlış isimler yazılarak gönderildi, altmış beş yıllık kimliğinde taşıdığı isim harf hataları ile verilmeye çalışıldı. En son nüfus müdürlüğünü mahkemeye verip, gereksiz bi dünya para harcayarak işi düzelttik. Sözün kısası Yaşar Yaşamaz’ın yaşadığı bu kayıt sorunu inanın hiç abartı değil. Hayyy o feleğin gözü çıksın)) Okumayanlara uyarımdır; kaybınız çok büyük…