Letaif....
Gözleri kızın alnına düşmüş altın bir saç telinde, kulak memelerinin taze pembeliğinde, alt dudağının tatlı kıvrımında, entarisinin yakasından aşağıya doğru inip kaybolan billur olukta ve entarisinin göğsünde iki küçük meme başı kabartısında dikkatle durdu. Sonra sağ kolunu tutan kınalı ellere baktı. Dal dal ve çiçek çiçek halının üstünde parmakları kınalı çıplak ayaklara baktı. O eller ve ayaklar, eller ve ayaklardaki parmaklar manolya, yasemin, sümbül koçanı, kırağası üstünde yapıncak üzümü salkımı, muattar ışıktan güvercin, kumruydu. Eğilip ayaklarına yüz süremediği için usulca kızın elini öptü. Letaif dehşet içinde titredi ve ancak oğlanın işitebileceği mırıltı ile: "Yapma!" diyebildi.
Sayfa 27 - Doğan Kitap
Yasemin kokularıyla genişlemiş sokaklarda bir iyilik duygusuyla gülümsüyorsanız geçmişinize; sokaklar bahçeler boyu sapsarı ışıyan turunçlar, o kimliksiz beton yığınlarını bile Akdeniz'e özgü kılıyorsa, Antalya'dasınız. İyimser olmak için eşya gerekmez size. Gözleriniz var ya...
Sayfa 203Kitabı okudu
Reklam
...Daha başka kızlar, daha başka kadınlar tebessüm, neşe, saadettiler. Fakat Nevhiz'de bir başka hususiyet vardı ki onu bütün diğerlerinden ayırıyor, kendisine yegâne bir mümtaziyet (seçkinlik) veriyordu. Onda zulmet vardı, esrar vardı, uçurum ve elem vardı...Ötekiler sevmek ve mesut etmek için dünyaya gelmişlerdi; Nevhiz de elbette sever ve sevince yakarak, öldürerek, kahrederek mesut ederdi. Samim kendi kendine "Ben mutlak pervane ruhlu bir adam olacağım ki onu tercih ediyorum, adeta bile bile, isteye isteye yanmaya, kavrulmaya âşığım..." diye mırıldandı.
Sayfa 75 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Samim bütün mevcudiyeti uzak semalara uçmuş, şimdi cismini pek ağır bir yük gibi bitap ve harap, sanki zorla taşıyordu.
Sayfa 69 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Kendisinden başka herkesin hayatında bir hedef, kalbini fetih ve zapt etmiş bir emel vardı; o ise ne yapacağından gafil, kararsız, serseri sürünüyordu.
Sayfa 63 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Vücudunun zerrelerine kadar sevmek ve sevilmek için halk olunmuş (yaratılmış) olan bu kadar nefis bir kadın, aşk için, zevk için vücut bulmuş ilahî bir mevcut... Niçin sevmeyecekti? Böyle bir kadını kalbinin mabedinde taziz (yüceltmek) ve tebcil etmek (ululamak), hayatı böyle bir yüksek hayal ile tezyin etmek (süslemek), bu kadar mukaddes bir emele bağlanmak, bu bile emsalsiz bir saadet değil miydi? Ama onun haberi olmayacaktı...Evet, korkunç bir surette mağrur ve yüksek bir hanım olduğu için bunu hiçbir vakit ona izhara (göstermeye) cesaret edemeyecekti. Ama ne beis vardı? Âdi bir adam olmadığı için bu ince ve gizli zevkten daha mesut olmaz mıydı?
Sayfa 62 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Reklam
ama ben buradayım günüm geçmiş, kavmim hain, kurt yaralı kimliğim yok, ödünç alınmış gibi hep dışarıda bir kuşu göğe kırılırken gördüm, o günden beri hayat muhayyel bana bakıp iç geçiren o bahar çoktan gitti buradayım ve yenik ve kin tutmaya meyilli ama ben yine de buradayım bir çocuk taramalı silahların gölgesinde ölmemeyi deniyor Rabbiyle konuşmayı istiyor bir kadın gövdesinde yasemin ve çocuk izleri bense dalgın seferler düzenliyorum içime yakın yerlere benden değil bu dünya, hızla çöken gök nereye düştü acaba buradayım ve hazin son müheyya ve yağmura karışıyorum adımla ama ben buradayım ölüm silsilesini şaşırmamış kaderle anılan iniltiyim yokluğum alınmış gibi çıplak ve gezginim yeryüzünde anılarım çürüttü beni demedim hiç kimseye her şey olacağıyla gelir, olmuşuyla giderdi yaşarken beni kim çizdi boyası uçmuş resmin içine buradayım ve tenhalarım ve sözcüklerim kayıp .... solmaktan başka seçeneği olmayan bir çiçeğim gamhanede
kadınlar yasemin gibidir, özen göstermezseniz çabucak solar; ya da bakmazsanız, kısa zamanda yıkılan, harabeye dönen bir ev gibidir. bu yüzden derler ki, erkeklerin güzelliği daha güven vericidir, daha dayanıklıdır, daha sağlam bir temele dayanır ve daha üstün niteliktedir.
Sayfa 189 - insan yayınlarıKitabı okuyor
"Evvelce herkes birbirinden ayrı ve uzak yaşıyordu; şimdi herkes meydanda, birbirinin içinde yaşıyor! Herkes birbirini görüyor, ne giydiğini, ne yediğini, nasıl yaşadığını biliyor; bunun için müthiş, akur (kudurmuş) bir rekabet meydan aldı. Komşudan, rakipten ziyade parlamak için herkes adeta kudurdu. Ve bunun için neler yapmıyorlar bilseniz! Bu rekabet vakıa Avrupa'da da vardır ve zaten terakkiyi temin eden şey bu rekabettir. Fakat orada bu, erkekleri sanata, ticarete, icat ve ihtiraya (türetme); burada icada bedel sirkate (hırsızlık), gayrete bedel dolandırıcılığa, sanata bedel deyyusluğa, hâsılı, kolay muvaffakiyetlere sevk ediyor... Sizin bizi terakki ve necata (kurtuluş) sevk edecek zannetiğiniz şey, bilakis bizde ahlak ve namusun mutlak ve tam bir iflasına götürecek diye korkuyorum. Aynı tohum muhtelif arazide muhtelif semereler (verim, meyve) verir. Avrupa'da medeniyeti ve terakkiyi temin eden bu hayat, bizde feci bir uçurum yapıyor!.."
Sayfa 54 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
"Medeni insanlar gibi yaşamayınca medeni olmak mümkün değildir..."
Sayfa 53 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Reklam
...Evvelce yalnız uzaktan görerek meftun olduğu bu kadının bilhassa mahremiyetindeki şiiriyeti tahayyül ederek "İnce bir âşığa ne emsalsiz zevkler verebilir!" diye düşündü ve recüliyetinin (erkeklik) en derin köşelerine kadar aşk ve ihtirasla titredi.
Sayfa 20 - Can Yayınları - Miras Dizisi (2.Baskı)Kitabı okuyor
Bayrağa düşkünüz gönül okşıyan endam yerine... Tuğa bağlanmışız; yasemin kokulu kadın Saçı yerine... Rüzgar edalı, marifetli atı severiz, Biçimi put, gözleri ahu bir peri yerine...
...çocuklu­ğunun geçtiği evin bahçesinde bir yasemin varmış, anne­si dikmiş. Annesi hastalandığında her gün bir dalı kuruyormuş yaseminin, annesine deli gibi âşık babası her gün kuruyan bir dalı kesiyormuş. Bir gün babasını yaseminin başında konuşurken bulmuş, ‘ölme’ diyormuş babası ya­semine, ‘n’olur ölme.’
Sayfa 38
Resim