Şeyh'i ertesi akşamın geç saatlerine kadar görmedik. Gelip yanımıza oturunca hatırını sordum. Yorgunluğunu üzerinden atamadığını söyledi. Aklım hâlâ Sa'id'e takılı vaziyette, Kitab-ı Mukaddes'te Yâsîn Suresi'ne benzeri bir bölüm olup olmadığını sordum. Şeyh, böyle bir surenin olmadığını, Kitab-ı Mukaddes'in büyük bölümünün vahye değil, ilhama dayandığını ve Kur'ân'ın Son Ahit olduğunu söyledi. Sonra, "Küntü kenzen mahfiyyen" hadis-i kudsîsini zikretti. Allah, bu hadis-i kudsîde şöyle buyuruyordu: "Ben Gizli bir Hazineydim, bilinmek istedim." Bu ifadenin Kur'ân'da geçip geçmediğini soran çok kişi olmuştu kendisine. Şeyh "Bu söz aslında üstü kapalı olarak Kur'ân'ın pek çok yerinde geçer" dedi, "Bâtının ve gaybın zikredildiği her yerde. Kur'ân'daki bazı ayetlerin mânâları gizlidir. Bu âyetler sadece ruhanî bir hayat sürenlere açar kendilerini. Bu âyetlerin mânâsı, bedenlerinin ve hevålarının hâkimiyeti altında olanlara kapalıdır. İşte tam da bu nedenle kitabında yazdığın şu söz çok önemli: 'Çal tatlı nefsen şiir değildir. Bu söz, çok sevilen şu ilâhiden bir dizedir:
Canan gereksen
Vuslat dilersen
Çal tatlı nefsen
Seyf-i Celali"
Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur:
لَهُمْ مَا يَشَاؤُنَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ
"Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda dahası da vardır." (Kaf Sûresi, 50/35.)
Müfessirlerden birine göre, dahası kelimesiyle kastedilen Allah Teâlâ(Celle Celâlehu) tarafından cennetliklere üç armağan verilmesidir.
Bu armağanlardan birincisi, cennetlerde benzeri bulunmayan bir ilahi bağıştır. Nitekim Allah Teâlâ(Celle Celâlehu) şöyle buyurur:
فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
"Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez." (Secde Süresi, 32/17.)
İkinci armağan, onlara Allah katında selam verilmesidir. Bu, hediyeden daha üstün bir mükâfattır. Nitekim Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur:
سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبِّ رَحِيمٍ
"Onlara merhametli Rabbin söylediği selam vardır." (Yasin Süresi, 36/58.)
Üçüncü armağan, Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) onlara: "Ben sizden hoşnudum" diye buyurur. Bu da hediyeden ve selamdan daha üstün bir armağandır. Nitekim Allah Teâlâ (Celle Celâlehu) şöyle buyurur:
وَرِضْوَانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ
"Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür." (Tevbe Sûresi, 9/72) Yani Allah'ın onlardan razı olması, içinde yüzdükleri nimetlerden daha üstün bir armağandır. Bu Allah'ın rızasının fazileti ve kulun rızasının da ürünüdür.