'Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: "Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?" dedi.'
De ki:
"Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir."
Yasin Suresi 78.79
"Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve ‘Ey kavmim’ dedi, ‘Bu elçilere uyun!Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!"
Yasin Suresi, 20-21
...O adam bizim şehrimize de gelse.
Bütün kirlerimizden arındırsa bizi.Rahman'ı anlatsa.Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını.Haydar'ı Kerrar'ın cenklerini,Sıddık'ın geniş yüreğini,Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu.
Koşarak gelse.Biz tükenmeden,ruhumuzu tüketmeden önce gelse...
Yasin Suresi'nde geçen kıssanın kahramanı olan "şehre koşarak giren adam"ı bu kitabtaki satırları okuyunca, kalbimle anladım ve daha çok sevdim.
Artık o güzel adam benim de kahramanım.
De ki: “SİZ ALLAH’A DİNİNİZİ Mİ ÖĞRETİYORSUNUZ? OYSA Kİ ALLAH, GÖKTE NE VAR, YER DE NE VAR HEPSİNİ BİLİR. ALLAH HER ŞEYİ ÇOK İYİ BİLMEKTEDİR.”
Kitabı elimde gören çoğu kişi bu nasıl kitap, ne biçim kitap ismi dediler, toplu taşımada da okurken birkaç kere sorgulayıcı bakışlara maruz kaldım. Kitap, ismini gördüğünüz üzere Hucurat Suresi 16.
Kur'an da üç büyük sure İnsan,Allah ve Peygamberimizin sırrını açıklar.
Bunlardan Rahman suresi ilahi sırları,Yusuf suresi insanın esrarını,Yasin suresi de Efendimizin hikmetlerini dile getirir.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk’ü bu güzel meali için tebrik ediyorum, mealin güzelliğinin en büyük sebebi de kesinlikle günümüz Türkçesi’nin kullanılması diyebilirim; çünkü öyle bir mealler var ki, aynı Yaşar Nuri'nin de önsözde dediği gibi meale bile ayrı bir meal gerekiyor hatta parantez içinde anlam yüklemeleri de olduğu için insanın algısına etki