Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım.
Artık iyice biliyordum ki ben, bütününden ayrılmış ve bilinçsizliği seçmiş bir insanlığın karanlık denizinin bir parçasıydım ve biliyordum ki, sevmekten ve sevilmekten yoksun, uyurgezer gibi yaşayan kalabalık bir gezegene aittim.
İşte insanların çoğunluğu için söz konusu olan, günün akışı içinde, kendi seçimlerimizle mi, yoksa başkalarının bizim için yaptığı seçimlerle mi yaşıyoruz? Temel soru bu.
Günlük telaşlar içinde insan hep meşgul. Belki de en az tanıdığı kendisi ve en az kendisi için düşünmeye vakit ayırıyor. Oysa hayat, yanından koşup gitmek için değildir, bazen de bir durup düşünmek lazım.