Yasin ÖNCEL

Yasin ÖNCEL
@yasinoncel
Selim, kendisini İslam'ın başı, lideri ilan ediyor. İslam'ın başıyım derken de Türkiye'ye ilk defa Ortodoks İslam'ı sokuyor. O zamana kadar Osmanlı'da bu tür bir İslam geleneği yok. Osmanlı'da o döneme kadar Ahmet Yesevi'den bu yana sürdürülen daha liberal, dervişlerin yönettiği bir İslam geleneği var. Yavuz ilk defa Arap tarzı İslam'ı içimize sokuyor ve o dönemden itibaren Türkiye'nin çöküşü başlıyor.
Sayfa 116 - Ka KitapKitabı okudu
Reklam
Atatürk, mümkün olduğu kadar akıldışı işlerin kontrolden çıkmasına mani olmaya çalışıyor. Akıl dışı işlerin dahi aklın kontrolünde olması gerektiğine inanıyor. Mesela, komünistler gibi dinin gereksiz olduğunu söylemiyor. Çünkü bu sosyolojik bir vaka, hayatımızda var. "Ben bunu cebir ile bastırırsam, başka bir yerden, başka bir şekilde hortlayacak. Buna da hürriyet verelim, ama zıvanadan çıkmasına da mani olalım. Bir müessese kuralım, başına gerçek din alimlerine getirelim." diyor.
Sayfa 113 - Ka KitapKitabı okudu
Para, pul Atatürk'ü tatmin edemez, etmez de. Umurunda da değil zaten, hiçbir şeyi de yok. Üstünde bir sürü şey görünüyor, bir gün ona bağışlıyor, bir gün buna veriyor, üstüne hiçbir şey almıyor. Bunun yanında çok güzel giyiniyor. Niçin güzel giyiniyor? Onun da bir sebebi var. Mankenlik yapıyor, bu insan milletine resmen mankenlik yapıyor. Nerede ne giyilir, nasıl giyinilir, bunları öğretiyor.
Sayfa 107 - Ka KitapKitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
Ben şunu savunuyorum: Atatürk diktatördü. Buna hayır diyen tarih bilmiyor demektir. Ama hürriyeti öğretebilmek için bazen diktatörlük gereklidir. Sen bin sene hürriyeti hiç tecrübe etmemiş bir topluma hürriyeti bir tercih olarak takdim edemezsin. Hüsrana uğrarsın. Bugün dahi Türk toplumunun hür olmayı öğrendiğini zannetmiyorum. Siyasi tercihler bunu gösteriyor. Lider arıyor, çoban arıyor kendine insanımız. Halbuki Atatürk, bundan kurtulun diyor. "Ben size hiçbir ayet, hiçbir doktrin bırakmıyorum, kafanızı kullanın. Probleminize göre çözüm getirin.
Sayfa 104 - Ka KitapKitabı okudu
Atatürk'ün ekonomi programı karma bir ekonomidir. Halk Parttisi'nin (CHP) oklarından biri devletçiliktir ama bu, o anki sorunlara bir çözümdür. Atatürk'ün Yakup Kadri Karaosmanoğlu'na söylediği meşhur bir söz vardır. "Bizim partinin doktrini yoktur" der. "Çünkü doktrin bir hareketi dondurur."
Sayfa 103 - Ka KitapKitabı okudu
Reklam
Bugün herkes üniversiteye gitmek, bir diploma sahibi olmak istiyor. Bu külliyen yanlış... Herkes üniversite mezunu olamaz, olmamalı. Neden üniversite mezunu olmak istiyorlar, bir şirkete veya devlet dairesine girsin, kendi bir şeyler yapmasın, teşebbüste bulunmasın, aylık garanti maaşını alsın, hiçbir risk almasın. Bu Osmanlı'dan bize kalan en feci miras. Böyle bir yaşam olamaz. Bu evrim kanuna aykırı. Mücadeleye girecek, kaçmak yok.
Sayfa 97 - Ka KitapKitabı okudu
Araplar Bizi Seviyor mu?
Şimdi bugün, sıkça Araplarla ilgili şunu işitiyoruz: "Bizi istemeyen Suudi Ailesi'dir..." Hayır, böyle bir şey yok. Ben Suudi Arabistan'da da bulundum, petrol şirketlerine danışmanlık yaptım, Libya'da arazide çalıştım. Halk da katiyen sevmiyor Osmanlı'yı. Türk dediğiniz vakit, "Siz bize neler çektirdiniz" diyor. Hiç
Sayfa 94 - Ka KitapKitabı okudu
Kadına hayvan muamelesi yapılmasını mümkün kılan en önemli vasıtalardan birisi, kadının giyim kuşamıydı. Osmanlı, son dönem İstanbullular hariç, kadının yüzünü açtırmıyor, saklıyor. İyi de kadın senin hayvanın mı?
Sayfa 93 - Ka KitapKitabı okudu
Çöl Kıyafetini İslami Sanan Arapçılara
Sultan Mahmut sarığı kaldırmış, fes giymeyi zorunlu kılmış ama sarık bir süre sonra halk arasında tekrar hayat bulmuş. Çünkü sarık takıldığı zaman dindar oluyorum zannediliyor. Farkında değil ki sarık çölün şapkasıdır, çölde de çok faydalıdır. Neden? Çünkü adam sarığını açar, kum fırtınasında yüzünü korur. Sarık çok katlı bir bez olduğu için de başını sıcaktan korur. Bir sürü fonksiyonu var. Soğuktan da korur. Sabahleyin elli derecenin üstüne çıkıyor sıcaklık, akşam on dereceye düşüyor çölde. Büyük Sahra'da, Kufra vahasının güneydoğusunda, Çad/Mısır/Libya sınırlarının bitiştiği yerlerin yakınlarında jeolog olarak çalışırken sarık çölde neden gereklidir ve neden Türkiye'de gereksizdir diye ilk defa anlamıştım. Burada sarıkla dolaşmak, ama orada da sarıksız dolaşmak enayiliktir.
Sayfa 91 - Ka KitapKitabı okudu
Bizde Atatürk'ün yaptığı devrimlerin çok benzerleri, Tayland'da Kral Mongkut ve oğlu Chulalongkorn'un (VI. Rama) zamanında yapılmış. Kral Mongkut da, "Dünyada bir tane medeniyet var, biz de ona dahil olacağız" deme cesaretini göstermiştir. Bu kararı alan kral içten, inançlı bir Budist idi, ama bu cesur karar, tüm çevresi sömürge olurken Tayland'ın bağımsızlığını korumasını mümkün kılmıştır. Daha önce de değindiğimiz gibi, Atatürk'ün devrimlerinin benzerlerini daha önce yapanlar da var; mesela Rusya'da Büyük Pedro var. Pedro şunu söylüyor: "Avrupalılar bize barbar diyor, yabani diyor. Biz medeni olacağız, ilk adım olarak da onlar gibi giyineceğiz. Sonra bu sakalları keseceğiz. Bir Rus Boyarına, asilzadesine sakalını kes demek, kafanı kes demek gibi bir şey. Pedro, öyle ya da böyle sakalları kestiriyor. Kestirmekle kalmıyor, "Sen" diyor, "O babandan gördüğün deri kıyafetleri, kürk kaftanları giymeyeceksin. Avrupalı ne giyiyorsa sen de onu giyeceksin. Kafandaki börkü de çıkart, bu üç kenarlı şapkaları tak, bundan sonra bunları giyeceksin" diyor. Bunu dayatıyor Pedro.
Sayfa 91 - Ka KitapKitabı okudu
Reklam
Geoffrey Lewis'in bir lafı var: "Atatürk sıkı bir tartışmaya bayılıyordu ama bunu yapacak insan yoktu etrafında." Atatürk kendine kafa tutulmasını isteyen bir insandı, bunu anlıyoruz. Bu, aynı zamanda dehanın da bir işaretidir; her türlü fikirden istifade etmek. Birkaç çok yakın arkadaşı dışında etrafında bunu yapacak insan yok ve Atatürk bunun çok açık bir şekilde farkında.
Sayfa 88 - Ka KitapKitabı okudu
Atatürk'ün Malche'ın raporunun kenarına düştüğü derkenarlar vardır. Bunlardan biri, çok enteresan: "Kıymetsiz öğrencinin cesareti ilk yıldan kırılmalı, üniversiteden uzaklaştırılmalıdır" diyor. Bu bugün Avrupalıların yaptığı iştir. Herkesi alıyor üniversiteye, bir sene büyük çoğunluğunu döküyor. Bir daha da giremiyorsun. Atatürk de aynı şeyi söylüyor. "En iyiler üniversite okumalıdır" diyor. Büyük tarihçimiz İlber Ortaylı bir keresinde ne demişti? "Her şehre bir üniversite açmak ahlaksızlıktır." Şimdi bu sözün ne kadar doğru olduğunu anlıyor musunuz?
Sayfa 82 - Ka KitapKitabı okudu
Bir Zamanlar Cidden, "Almanya Bizi Kıskanıyor"muş.
Sonra Mustafa Kemal'in yurtdışına tahsile gönderilen bu talebelere söylediği bir söz vardır: "Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olarak dönünüz." Ne müthiş bir nasihattir. Yurtdışına giden, benim de öğrencileri olma imkanı bulduğum İhsan Ketin, Ekrem Akurgal, Sedat Alp gibi hocalarımızdan bu hikayeleri çokça dinledim. "Öyle bir heyecanla gittik ki, Almanlara tepeden bakıyorduk. Paramız daha değerliydi. Almanya kargaşa içindeydi. Hitler iktidara gelmeden evvel işsizlik yüzde elli civarındaydı. Günde yirmi-otuz kişi sokaklarda öldürülüyordu" diye anlatıyorlardı. Ortak kanaatleri oranın bir cehennem, bizim vatanın ise bir cennet olduğu istikametindeydi. Almanlar bizimkilerle kendilerini yemeğe götürsünler diye arkadaşlık etmeye çalışırlarmış, çünkü bizimkiler daha zengin!
Sayfa 81 - Ka KitapKitabı okudu
Büyük İngiliz felsefecisi ve matematikçisi Bertrand Russel'ın çok güzel bir sözü vardır: "İnsanların bildiği ve bilimin keşfetmediği hiçbir şey yoktur." Bu kadar basit. Atatürk de aynı fikirde. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir, başka mürşit aramak gaflettir, cehalettir" diyor. Yani, ona göre de biz bir şey biliyorsak bilim sayesinde biliyoruz, dolayısıyla çocuklarımız önce bunu öğrenmeliler.
Sayfa 79 - Ka KitapKitabı okudu
Sıra geliyor eğitime. Öğretmenler ülkenin en önemli insanlarıdır. Yapılacak öncelikli iş eğitimi sekülerleştirmek, dinden temizlemek. Benim hocalarımdan rahmetli İhsan Ketin hafızdı. Kayseri'de 1914'de doğduğu için zamanın geleneği, ailesinin eğilimiyle Kur'an ezberletilmiş, bütün Kur'an'ı ezbere bilirdi hocam. Aynı zamanda jeoloji profesörüydü. Arapça biliyor muydu? Hayır. Eee, Kur'an'ı ezbere bilmesi neye yaradı? Her kitabın bir maksadı vardır. Kur'an'ın maksadı insanların kafasını anlamadığı seslerle doldurmak değildir. Bir mesaj vermektir. Atatürk bunun farkında, yaptığı ilk işlerden biri de Kur'an'ı tercüme ettirmek oluyor. Şunu söylemek istiyor aslında: İnanıyor musun? Evvela neye inandığını bil, bunu bilmen lazım. Sonra biz koca bir milletiz; Yahudi'miz var, Hristiyan'ımız var vs. Eğitimde herhangi bir dini empoze edemeyiz. Zira aşikar bir gerçek ki, din modern bilimle çelişiyor.
Sayfa 78 - Ka KitapKitabı okudu
345 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.