Sembolizm falan yoktu. Deniz denizdir. Yaşlı adam yaşlı adamdır. Çocuk çocuktur ve balık balıktır. Aynı şekilde köpek balıkları da sırf köpek balıklarıdır. İnsanların sembolizm dediği şey saçmalık. Bundan ötesini ancak zaten biliyorsan görürsün.
Charles Dickens tarafından yazılan bu esere sadece bir çocuk hikayesi diyip geçmek acımasızca olur. Çünkü bana göre gerçekten derin anlamlar taşıyan, mükemmel tasvirlerle dolu bir eser.
Konuya gelecek olursam ana karakterimiz Ebenezer Scrooge kafayı tamamen dünya malıyla bozmuş, soyadından da anladığımız üzere cimri( İngilizcedeki Scrooge
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
_İzmir İktisat Kongresi Açış Söylevi -1923_
_Ekonomi demek, her şey demektir. Yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne gerekse onların tamamı demektir. Efendiler, tarih, milletlerin yükselme ve düşmesi sebeplerini ararken birçok siyasî, askerî, sosyal nedenler bulmakta ve saymaktadır. Fakat bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla,
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer.
_Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır.
_Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
" Şans, insanın karşısına çok çeşitli biçimlerde çıkar. Kim tanıyabilir onu?... Ama ne biçimde çıkarsa çıksın bir parça almak ister, karşılığında da ne isterlerse verirdim"
Yaşlı yoksul bir balıkçı olan Santiago, 84 gündür okyanustan eli boş dönmektedir fakat umudunu hiç yitirmez. Hikayede, ihtiyar bir balıkçının her türlü zorluğa acıya hiç şikayet etmeden ara ara iç sesiyle çatışsada bu zorlu macerayı umudunu yitirmeden tamamlaması anlatılıyor. Okuduğum en hüzünlü hikayelerden biriydi. Severek okudum, tavsiye ederim
(1772-1834) yılında yaşamış ingiliz şair. İngiliz edebiyatının özellikle kant ve schiller’in sanat kuramlarını yansıtmış ve william wordsworth ile birlikte ingiliz romantik şiir akımını başlatmıştır. On yedi yaşında başladığı kitap okuma sevgisi, olağanüstüydü. Bu yönüyle dikkat çekti. Oyun yazarı, şair ve eleştirmen olan “Charles Lamb” ile
Hemingway'ın hayatı boyunca yazabileceği en iyi eser olarak tanımladığı, Nobel Edebiyat ödülü almasında etkili olan bu muazzam eseri elimden birakamadan okudum.Okurken bende Yaşlı Adam ile balığa çıktım, okyanusta fazla açıldık, kaybolacağız derken yönünü bulacağını bilen tecrübeli iç sesiyle cevap aldim. Avına saygı duyan balikciya bende saygı duydum. Karşılaşabileceği tehlikeleri, verecegi mücadeleyi tartarken hayran oldum. Keşkesine kulak verdim. Yalın bir dille kısacık bir hikayeyle çok şey anlatıyor bu kitap. Azim ve umut... Yazarın bir sozuyle bitiriyorum . Nerede olursanız olun iç dünyanıza sığınmak zorundasınız .
Yeni bir inceleme... Hemingway'ın Çanlar Kimin İçin Çalıyor'u. Kitabı bitirmek neredeyse 2 ayımı aldı ancak bu kadar uzun sürmesini bilhassa ben istemiştim.
Nihayetinde bu kitap yalnızca kurguya dayalı bir eser değildi. Hemingway'ın hayatından anılar barındırıyordu içerisinde. Avrupa'da I.Dünya Savaşı halen sürerken aslında o
Yan Lianke'nin bir çırpıda okunabilecek, akıcı ve etkileyici bir eseri.
Hikaye; kuraklık nedeniyle terkedilmiş bir köyü, kör bir köpekle birlikte sahiplenen ihtiyar bir adam, hem hayatta kalma hem de hasat zamanına kadar bir mısır tarlasını canlı tutma mücadelesi ve bu sayede köyün diğer sakinlerinin dönmesiyle köydeki hayatı normale döndürme ideali etrafında kurgulanmış.
Yaşlı Adam ve Deniz'i çağrıştırdı bana. Ancak bu kitapta biraz daha kasvet ve yer yer biraz daha çaresizlik vardı. Ama kitabın en baskın temaları ne diye sorarsanız, adanmışlık, aidiyet, sahiplenme, hayvan sevgisi ve azim derim.
Kendi adıma bu hikayeden şu mesajı aldığımı ifade edebilirim: hayatlarımız asıl anlamını tüm olumsuzluklara rağmen onun için inançla, yılmadan verilen mücadeleyle, sevdiklerimizi korumakla, sadece benliğimiz adına değil başkaları için de bir şeyler üretmekle ve çaba ortaya koymakla kazanıyor. Bu perspektifin dışına çıktığınızda her şey çok bayağı, acımasız ve değersiz hale geliyor.
Kitaba ait daha detaylı bir inceleme okumak isterseniz şu linkten ilerleyebilirsiniz:
oggito.com/icerikler/yan-l....
Keyifli okumalarınız, güzel yarınlarınız olsun...
Ryuunosuke Akutagawa, profesyonel bir yazar olmasam da, yaratıcı yazarlık dersinde yazdığım öyküleri yazarken düşüncelerini örnek aldığım bir yazardır. Çocuk veya yetişkin herkes Akutagawa'nın öykülerinden dersler çıkarabilir! Animeye yansıtılan karakterini de ayrıca beğendim! Şimdi kitabımızı incelemeye geçelim! Uzun bir inceleme olacağı
kitap hakkında çok fazla şey yazmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. ama gerçek şu ki kimsenin okumasını beklemeden fikir belirteceğim, çünkü şahsen benim okumak istediğim ya da beni alâkadar ettiğini düşündüğüm kitap incelemeleri haricinde hiçbir yazıyı okumuyorum, akışımdakiler de dâhil. bu gereksiz ön bilgiden sonra, ne kadar uzayacağı hakkında