#otomatikportakal
Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...
“Orang” kelimesinin Malezya’da“canlı” anlamına gelmesi bu “portakal” kelimesinin şiddet ile
Hem okurken keyif aldığım ve eğlendiğim hemde bir yandan beni hüzünlendiren bir kitap olduğunu söylemeliyim.
Lou adındaki koca yürekli küçük arkadaşımız. Alzheimer hastalığı olan babannesini çok sever ve onunla vakit geçirmek ister. Ancak babannesi bir bakım evinde kalmaktadır.
Lou'nun babannesine olan sevgisi o kadar samimi ve içten ki... Okurken bunu hissedebiliyorsunuz.
Çıktıkları bu keyifli tren yolculuğunda yaşadıkları keyifli anlara ortak olmak onlarla gülüp eğlenmek çok güzeldi.
Yaşlıları evden ve çocuklardan uzaklaştırmakla gelecek nesillere çok büyük kötülük yapılıyor bence bu çağda. Sevgi, saygı, hoşgörü gibi temel değerleri edinemiyor insanlar ve tahammülsüz, saygısız bireyler ortaya çıkıyor maalesef. Kitap bu yönüyle güzel bir farkındalık oluşturuyor.
Ortaokul çağından itibaren herkesin okumasını tavsiye ederim.
475 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Rabia dönemin kadınını tam olarak yansıtan bir karakter. Bir taraftan toplumun uyguladığı baskılar diğer yandan müzik sevdası arasındaki uyumlu ve uyumsuz ilişki. Bu ikiliğin en somut hali de Peregni ile olan aşkı. Kitapta babası ve cücenin neşeli halleri tebessüm bıraktı.Peregni ile olanlar kitabın diğer yarısı, tamamen romantizm akımının etkisi.
20yy Amerikan rüyasına yakılmış edebi bir ağıt: 60'lı yıllar!
Yazarına 97 Pulitzer ödülünü kazandırmış ABD'nin yenildiği Vietnam savaşı ve sonrası 60'lı yılları, Amerikan rüyası gören bir aile merkezinde gerçeklerin anlatıldığı roman. Din, ırk, aile ve ölümün acı verici değil normal şeyler olduğunu düşünen Roth'un hayattaki takıntıları; yahudi olmak, bir annenin oğlu ve aydın olmaktır.
134 syf.
·
Not rated
İran coğrafyası, tarih boyunca farklı pek çok millete devlet kurma veya kadim bir medeniyetin inşasına katkıda bulunma imkanı tanımıştır. "İlber Ortaylı'nın Gözüyle İran" adlı bu çalışma İlber hocanın yazı ve farklı programlarda katıldığı konuşmalarının bir araya getirilerek İran İslam Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ateşeliği tarafından küçük bir kitap haline getirilmiştir.
İran hakkında detaylı bilgiler yer almıyor bu çalışmada. Zaten hacmi küçük olduğundan bir iki saatlik okuma sonrasında kitabın sonuna geliniyor. Kitabın yarısı da Farsça yazılmış. Bu durumu kitabı aldıktan sonra fark ettim.
Başkent Tahran başta olmak üzere Tebriz ve İsfahan şehirleri üzerinde önemle duruyor İlber hoca. Genel hatlarıyla İran ile ilgili şu bilgileri edindiğimi söyleyebilirim;
- İranlıların kökeni milattan önceki dönemlerde Avrupa'dan doğuya göç eden Arî ırkına dayanmaktadır. ( Hintlilerle benzerlikleri var bazı noktalarda.)
- Tarih boyunca çok fazla millet buralarda devlet kurmuş. Farklı etnik gruplar zamanla kaynaşmış ve güçlü bir İran kültürünü inşa etmişler.
- Edebiyat'ta özellikle şiirde oldukça ileri gitmişler. Özellikle Firdevsi en büyük şair olarak bilinir.
- Dil ve kültürlerine sıkı sıkıya bağlılar.
- Türkiye'ye göre Ortadoğu özelliklerine daha çok sahipler.
- Irk birliğinden ziyade coğrafî birlik bu ülkeyi ayakta tutan temel dinamiklerden.
Yahudilerin kutsal emaneti olan yedi kollu şamdanın yani Menora'nın Vandallar'ın Roma'yı yağmalaması sonucu onların eline geçmesi Yahudi cemaatinde şok etkisi yaratır. Cemaatin yaşlıları kutsal emanetlerinin peşinden gitmelerine katar verirler. Olan bitene tanıklık etmesi ve gelecek nesillere aktarması için 7 yaşındaki Benjamin'i de yanlarına alarak yola koyulurlar ve Menora'yı denizaşırı yolculuğuna uğurlarlar. 80 yıl sonra Benjamin, Vandallar'dan Bizans'ın eline geçen Menora'yı Yahudilere geri vermesi için imparatorun karşısına çıkar.
Ellerine bir fırsat geçen Benjamin Menora'yı geri alabilecek midir ?
Her zaman olduğu gibi yine akıcı bir dile, güzel bir anlatım ve betimlemelere sahip, oldukça sürükleyici ve güzel kurgusuyla bir çırpıda biten bir eserdi. Okuduğum kitaplarının çoğunu beğendiğim gibi bunu da beğendim. Elimde en fazla kitabı bulunan yazar Zweig zaten. Okuduktan sonra beni araştırma yapmaya itti. Bu yüzden daha çok keyif aldığım bir okuma oldu. Okumanızı öneririm. Yeni kitaplarda buluşmak üzere Keyifli okumalar
️ " Maalesef bu dünyada adaletin haklıdan değil, güçlüden yana olduğunu zaman gelince anlayacaksın."
️ " Kavimler ezelden beri anlamsız savaşlar çıkarırdı, bir biri, bir öteki yenerdi, ama kazanan asla adalet olmazdı."
️ " İnsanın sahip olduğu her şey sadece emanettir."
