“Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup
Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerde olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…”
Melih Cevdet Anday
Bir giyimlik şal mı verdi,
Bir tutacak dal mı verdi,
Tükenmeyen mal mı verdi
Nem alacak tanrı benim?
Ne değirmen ne taşım var,
Ne devletlü bir başım var
Ne sırrım ne sırdaşım var
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…
Melih Cevdet Anday
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta
koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı
hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…
Ben Eyaz. Küçüklüğümde, masallar yerine, seri katilleri anlatılırdı. Şimdi uykuya düşerken, o habis fısıltı kulağıma erişemez. Ki ben seri katilleri affettim. Şimdi katliamların kızıyım. Onları dinliyor, vicdanla konuşuyorum. Sizce susabilir miyiz? Benim yatağım, yastığım ekmek kırıntılarından dikilmişken benim uyumama izin verirler mi dersiniz? Uyuyabilirsem, sizin rüyalarınıza da onların ağıtlarını fısıldayabilir miyim?
Yoksa yatağınıza serpiştirdiğim ekmek kırıntılarını yemek mi isterdiniz? “
Sekiz
“Sesin Ğ’siydim ben. Var olabilmek için diğerlerine muhtaç, tek başına aciz, tek başına hiçtim ben. Sessizlerinde ıssızı, yutulmaya mahkum, önceliği olmayan.
Yine de ne mühim iniltiydim.
Olamazdım ya ağrısız ben, olamazdı ağrı bensiz diğer nice ender kelime gibi.”
Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup,
Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…