Ülkemizde genelde medyatik olmak ya da medyatik söylemlerde bulunmak ‘’entelektüel’’ olmak ile karıştırılan bir durum olsa da İlber Ortaylı’yı ülkemizin değerlerinden biri olarak kabul etmek doğru olacaktır. Demem o ki ortada bir Ortaylı var bir de Ortaylıcılar var. Bu incelemeyi yazarken daha çok Ortaylı ile ilgileneceğiz.
Kitabın doğrudan İlber
Çekici ve farklı bir hikâye; akıcı ve sürekli genişleyen kurgu; hızlı ve sürükleyici bir polisiye; fakat sönük kalmış hatta yavan olarak bile nitelendirebileceğim bir son.
Bu noktada spoiler uyarısı verebilirim. Katilin ortaya çıktığı sahnede neredeyse her şey çözülmüştü yani sarsıcı bir son olmadı. Eğer ki öyle olsaydı, tam puanı hak eden bir kitap olurdu.
Her ne kadar kaliteli polisiye olarak adlandırsam da tavsiye konusunda kararsız kaldığımı söyleyebilirim.
Korkuya Yer YokLisa Gardner · Martı Yayınları · 2021495 okunma
Uzun yıllar sonra bitirmem tam bir ay süren bir kitap okudum. Ama bu uzun sürenin kitabın kalınlığı ya da akıcı olmaması gibi nedenlerle en ufak alakası yok. Martin Eden’ı okumamın bir ay sürmesinin sebebi çok dolu, derinlikli ve okurken içime işleyen, kendimi bulduğum bölümlerin çok fazla olması aslında. Okuduğum çoğu cümleyi özümsemek ve üzerine düşünmek istedim. Favori yazarım olan Jack London’ın bu 480 sayfalık eseri aslında bir anlamda kendisinin yazarlığa girişini anlattığı yarı-otobiyografik bir roman. Yazıldığı dönemdeki felsefi, edebi ve bilimsel gelişmeler ile çevreleri de roman karakterleri üzerinden ustaca eleştiriyor. Aynı zamanda kitaba da adını veren baş karakter üzerinden dönemin elit topluluklarını, bireyciliği, sosyalizmi ve adına sonradan kapitalizm denecek yeni dünya düzenini detaylıca tahlil edip, kendi dünya görüşüne göre yargılarda bulunuyor. Mutsuz ama çarpıcı bir sonla eseri bitirirken ise roman boyunca çarpıştırdığı düşüncelerine son darbeyi keskin bir şekilde vuruyor. Burada bir not da kitabın çevirmenine düşmek istiyorum. Kısa ama kitabı anlamak için büyük önem taşıyan önsözden bu esere ne kadar değer verdiğini ve okurken nelere dikkat etmemizi anlarken, çok titizce ve gereksiz bilgilerden uzak durarak hazırladığı açıklamalı dipnotlardan da eserin yazıldığı süreçteki olayları, kişileri ve onlara bakış açısını çok net kavrıyoruz. Çevirmenin bu detaylı çalışması olmada eserden alınacak tat çok daha yavan kalırdı zannımca. Bu da çevirmen ve yayınevinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bana.
Homofobikleri epeyce rahatsız edeceğini düşündüğüm Adınla Çağır Beni'yi olabildiğince objektif şekilde değerlendirmeye çalıştım. Şu var ki sırf LGBT sempatizanlığından direkt kitaba 10 vermek büyük bir hata olur. Ancak kitabın iki erkeğin arasındaki aşkı olabildiğince yalın ve cesur anlatabilme çabası da takdiri hak ediyor şekerim.
Su katılmamış bir lezbiyen olarak ben kitabı okurken kendime de bir özeleştiri yapmaya çalıştım. ister heterosekseksüel ister eşçinsel olsun erkek cinselliğinden midem bulanıyor. Elimde değil yaradılışım böyle. Bu sebeple kitaptaki erkeklerin yakınlaşma durumu bana ilgi çekici gelmedi. Bu sebeple sadece aralarındaki aşka odaklanmaya çalıştım.
Bu açıdan bakıldığında sevgiyi katmanlar halinde güzel anlatan bir kitap Adınla Çağır Beni. Anlatım dili olarak ya gerçekten çok yavan ya da çeviri yaparken olabildiğince sadeleştirmeye çalışmışlar. Elio ve Oliver'in aşkını tanıdık Akdeniz coğrafyasında, İtalya'nın büyülü atmosferi eşliğinde okumak keyifli. Kitaba genel puanım 7 ama dediğim gibi bu çevirinin yavanlığından kaynaklanıyor da olabilir. Daha iyi bir çeviride 8 puan alabilecek bir kitap.
“ ne kadar az paranız olursa, onu o kadar sağlıklı yiyeceklere harcama eğiliminde bulunursunuz .İşsiz , yani yetersiz beslenmeden mustarip, yılmış, sıkılmış ve sefil haldeyseniz, yavan sağlıklı yiyecekler yemek İstemezsiniz. “
Daha ikinci kitaptan İlk kitabı özlettin Glukhovsky!!
Üzdün Gılokovski reis. Cidden büyük üzdün beni.(HATTA SAÇMALAMIŞSIN BİLE DİYEBİLİRİM!) İlk kitaptan sonra bu kitaptan çok şey bekliyordum. lakin puanlarını ve incelemlerini okumadan önce bi göz atınca vasat bir ara kitap olduğunu farkettim. Yine de devam kitabıdır okuyalım dedik. Vasat olsa bile kabuldum ama vasatında altındaydı. ilk 200 sayfada