OLENA
Olena… Ne kadar olmuyor desem de inanma bana Başka biri oluyorum seni düşününce İkimizden başka kimse kalmıyor sanki şu dünyada İşte öyle muhtaç, öyle mecburum sana Ama sen güzelsin Olena, fakat güzel nedir bilmezsin Güzeli görenlerin kana bulanan ellerini anlatabilseydim keşke sana Bir Sultan edasıyla kölem diye hapsederken zindanlara sevdasını Nereden bilecekti saraylarda kölesinin esiri olacağını Ah Olena! Ben az diyeyim ne olur sen çok anla Ne ben Yusuf’um ne sen Züleyha Hem sen karanlıklarda göremezsin Sakın düşme Olena kuyular çok derin Her gece kuyuların yalnızlığını taşıyorum içimde Ne başımı kaldırıyorum ne uzanan bir el arıyorum ellerime Ama biliyorum Olena bir anda açılmıyor artık Nusretin kapıları Sakın unutma hatırla ama rahmetin bize yavaş yavaş yağacağını Ve hissediyorum yağan rahmet bize bir ateş getirecek Saracak her yanımızı öyle serin öyle ılık değecek ki tenlerimize O zaman anlayacaksın ciğeri yanıkların yanmayacağını Ah Olena görüyor musun nelere şahit oldun mısralarımda Ha bu gün ha yarın alıp başımı gidersem buralardan Beni böyle hatırla… Fatih Buhara BENZEK
Zihnimi meşgul edecek hiçbir şeyim yok. Sanırım yavaş yavaş deli oluyorum.
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
bin yaşımda gibiyim uyusaydım daha az yaşlanırdım bin yıl yaşamış gibi on bin kez kadınlarla yatmış gibi.artık yorulduğumu hissediyorum attığım adımların yavaşladığına tanık oluyorum bir gün o kadar yavaş yürüyeceğim ki duracağım yakında o olacak...
"Artık anlamak istemiyorum. Anladıkça çağın yabanisi oluyorum. Anladıkça zincirlerim yavaş yavaş kırılıyor. Büsbütün zircirimden kurtulmaktan korkuyorum. Zira bu da olursa, bana kim engel olacak diye düşünmeden edemiyorum. Ya her şeyi anlarsam bir gün..."
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Yavaş yavaş uzun zaman önce olmam gereken kişi oluyorum
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
... "Yavaş yavaş uzun zaman önce olmam gereken kişi oluyorum."
Artık anlamak istemiyorum. Anladıkça çağın yabanisi oluyorum. Anladıkça zincirlerim yavaş yavaş kırılıyor. Büsbütün zincirimden kurtulmaktan korkuyorum. Zira bu da olursa, bana kim engel olacak diye düşünmeden edemiyorum. Ya her şeyi anlarsam bir gün...
Sayfa 24 - Ketebe Yayınları, 1.Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
16 syf.
·
Puan vermedi
Meslekler ~  Çiftçi Mumu Sabahın erkek saatleriydi. Bir horoz üüü ürürü diye ötüyordu. Ardından kuşlar ona eşlik ediyordu. Bu sırada tahta kapı açıldı. Çiftçi Mumu göz kapaklarını ovusturarak etrafa bakındı. "Bugün yapmam gereken ne çok iş var!" dedi. Sebze ve meyve bahçesi, zeytin ağaçları  kümesteki tavuklar, otlaktaki koyunlar, sütü sağılacak inekler bütün onu bekliyordu. Çiftçi mumu, işini yaparken çiftlikte her sabah güzel düşlere dalardı. "Ben işimi çok seviyorum benim çiftliğimde üretilen besinler sağlıklı ve temiz olmalı, o zaman ben çok mutlu oluyorum," derdi. Yavaş yavaş tüm işini bitirmiş tatlı bir yorgunlukla güneşin tepelerin ardından usul usul batmaya başlağını görüyordu. Gün bitmiş akşam olmuştu. Uyku saatiydi. Biliyordu. Güneş sabah yine gelecekti. Horoz yine ötecekti. Çiftlikteki herkes yavaş yavaş uyanacaktı. ### Emek üretmektir, sevmektir, sabretmektir. Yurttaş olarak çiftçilerimizin kıymetini bilmek dileğiyle..
Meslekler - Çiftçi Mumu
Meslekler - Çiftçi MumuNalan Aktaş Sönmez · Çilek Kitaplar · 20169 okunma
Reklam
Helen Burns'ün tiradı
Benim öldüğümü öğrenince sakın üzülme. Üzülecek bir şey yok çünkü. Nasıl olsa hepimiz öleceğiz. Beni öldüren hastalık da ağrılı, sancılı bir şey değil. Yumuşak, yavaş bir şey. İçim de rahat. Arkamda benim yokluğuma pek ağlayacak kimse bırakmıyorum. Bir tek babam var dünyada; o da geçenlerde evlendi... Pek aramaz beni. Böyle genç yaşımda ölmekle dünyada çok acı çekmekten kurtulmuş oluyorum. Zaten dünyada pek başarı kazanacak yetenekler yoktu bende; hep beceriksizlik yapıp duracaktım nasıl olsa.
Sayfa 194 - Helen BurnsKitabı okudu
Yavaş yavaş yok oluyorum ve elimden hiçbir şey gelmiyor
Ölüyor muyum yavaş yavaş ? Hani sonbaharda dalından düşer ya yaprak , İlkbaharda dirilecek miyim bilmeden , Ölüyorum !!!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.