Kitabı , konusunu ve anlatımını beğendim. Sade , duru, akıcı ve bilgilendirici bir üslübu olduğu gibi anlatımındaki o zarifliği, sıcaklığı hissedebiliyorsunuz. Özellikle kitabın ilk bölümlerinde yer alan “Üsküp, Manastır, Ohri, Priştine, Drian köprüsü, Saraybosna, Zigetvar, Belgrad , Mohaç “ gibi yerler o kadar ayrıntılı biçimde anlatılmış ki sanki oralarda geziyormuşsun gibi bir his yaşatıyor insana…
Tüm bu güzelliklerin yanında -bana göre tabi- birkaç tane fotoğraf olsa kitabın mükemmelliği artardı. İnsan zihninde canlandırdığını görmek de istiyor, o zamanki haliyle nasıl olduğunu özellikle. Çünkü internetten baktığımda çoğu yerin şimdiki görünümü çıkıyor karşımıza bazıları çıkmıyor bile…
Avrupa’ yı, orayı terk etmek zorunda kalışımızı, oralarda
hala Türklerin ve Türk izlerinin olduğunu görmek isteyen, merak edenlerin ve görenlerin okumasını tavsiye ederim.