Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
İSMAİL HAKKI YILANLIOĞLU BÖYLEDİR İŞTE!
İsmail Hakkı Yılanlıoğlu da ebedî âleme göçtü. Bir yüce dağımız daha devrildi. Cenaze namazını, Kastamonu'nun o meşhur Nasrullah Camii'nde "Er kişi niyetine" kıldık. İsmail Hakkı Yılanlıoğlu dünyaya "er kişi" olarak geldi. Yetmiş dört yıllık ömrünü tam bir "er kişi" olarak tamamladı. Ve gönül kubbemize tam bir
Sayfa 134 - Yakın Plan Yayınları
Reklam
Hiç unutmuyorum; Sivasta, Ziya Gökalp İlkokulunun 8. sınıfında sevgili öğretmenimiz bir tarih dersinde dedi ki: “Çocuklar! Hain Padişah Vahdettin, vatanımızı İngilizlere, beş çuval altın karşılığında satmak istiyordu. İngilizler, padişahın istedigi beş çuval altını alıp getirdiler. Vahdettin'in gözleri sevinçten ışıl damaya başladı. İşte tam o sırada Atatürk, Samsun'a çıkarak oradan Erzurum'a ve Sivas'a gelip kongreler yaparak vatanımızın İngilizlere satılmasını önledi...” Medeni bir devletin okullarında, çocuklarımıza böyle ahmakça yalanlar, iftiralar nasıl anlatılır anlamıyorum! Bazı zavallılar sanıyorlar ki Atatürk'ün kahramanlığı ve vatanperverliği, Vahdettin'in korkaklığına ve hainliğine bağlıdır. Birtakım zırcahil adamlar sanıyorlar ki Cumhuriyet imizi sevdirmek için Osmanlı ya sövmek lazım! Bunlar, utanç yüklü safsatalardır.
Hasib Efendi'nin Cumhuriyet Devri Anıları
Şimdi kendi kendime düşünüyorum: Tarihte bizim kadar kendi kültür değerlerine, güzel sanatlarına düşmanca duygularla yüklü diplomalı cahiller yetiştiren bir başka devlet var mıdır acaba, diyorum. Hasib Efendi'yi dinledikten sonra siz de kendi kendinize bu soruyu soracaksınız. Söz şimdi onundur artık: “...O, 1925'li, 1930'lu
Sayfa 224 - Hasib YılanlıoğluKitabı okudu
....bir davette içki içmek istemediği halde, dostları, susuz bir rakı bardağını onun eline kurnazca tutuştururlardı. İlk yudumundan sonra; — Bak yine şaşırdın Âşık! derlerdi. Allah’ın mübarek suyu yerine işte susuz rakı bardağını kafana dikmeye başladın! Veysel başını sallayarak gülümserdi ; — Benim gibi kör bir adam, böyle yanlışlıklar yapar işte!
işte böyle
Yalnızım. Gündüzler,geceler boyu yalnız, Ne elimden tutan dost,ne yüzüme gülen kız Dolaşıp durduğum sokaklar ıssız. Sokaklar unutturmaz yalnızlığımı.
Reklam
İŞTE BÖYLE Yalnızım. Gündüzler, geceler boyu yalnız, Ne elimden tutan dost, ne yüzüme gülen kız Dolaşıp durduğum sokaklar ıssız. Sokaklar unutturmaz yalnızlığımı. Bekarım. Beklemez yolumu penceresinde karım. Ne bir türkü duyarım bekar odamda ince Ne dağınık eşyama değer kadın eli Ne olurdu her akşam eve gelince Masal gözlü bir çocuk 'Baba' deseydi. Rüyalar unutturmaz bekarlığımı. Çirkinim. Usandım tek başıma türküler çağırmaktan Biliyorum güzel değil gözlerim, dudaklarım İçinizden çıkıp gitsem bir gün diyordum Başladığım bütün türküler yarım Öyle bakmayın yüzüme kahroluyorum... Türküler unutturmaz çirkinliğimi... Üstelik şairim bilemezsiniz Her akşam rüzgar gibi sokaklara düşerek Elleri ceplerinde birisi gezer Bir yürek taşı göğsünde duygulu, ürkek Ceylan yüreğine benzer. Mısralar anlatmaz şairliğimi
112 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
"Gözün karnı yok ki doysun. Ben anayım sana saatlerce değil, yıllarca baksam doyamam!" cümlesindeki müthiş güzellik beni birdenbire gözyaşlarına boğdu. Ana üzerine yazılmış şiirim yoktu. İşte o gece ana şiirleri yazmaya ve ana üzerine yazılan bütün şiirleri bir araya getirmeye karar verdim diyor Yavuz Bülent BAKİLER. Yedek subayken
Şiirimizde Ana
Şiirimizde AnaYavuz Bülent Bakiler · Umut Matbaacılık · 2012138 okunma
Süleyman Demirel'den Ankara'daki bir basın toplantısında dinlediklerimi özetlemek istiyorum, demişti ki: " Özbekistan 'a ilk gittiğimde, Özbek Cumhurbaşkanı İslam Kerim'e Özbekistan'ın serbest piyasa ekonomisi içinde nasıl kalkmacağını anlatıyordum. Beni, büyük bir dikkatle dinliyor; cümlelerimi 'Togri! Togri!
...Hatırlatmak istediğim bir husus var: Bu kitapta, o dava dolayısıyla yapılan sorguların ve savunmaların hepsi yok. Niçin yok? Çünkü bana verilen dosyada yalnız bu sorgular ve savunmalar vardı. Okuyacağınız savunmaları, bana, Nejdet Sancar'ın eşi Reşide Sançar verdi. Sançarlar, önce Ankara'da oturuyorlardı. Sonra İstanbul'a,
89 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.