Ece Ablam yine çok güzel denemeleriyle beni benden aldı. çoğu zaman yaşadığımız ve farkında olmadığımız ayrıntılarla kendimize gelmemizi sağlıyor.
ruhumu dinlendirdi valla. ellerine ve yüreğine sağlık olsun. daha çok yaz ve ben daha çok okuyayım seni.
İkinci YarısıEce Temelkuran · Can Yayınları · 2016322 okunma
Ah benim örselenmiş incinmiş karanfilim
Bir sessiz çığlık gibi kırmızı masum narin
Bu ürkek bu al duruş söyle neden bu vazgeçiş
Ne oldu ümitlerine bu ne keder bu ne iç çekiş
Sen ki özgürlük kadar güzelsin,sevgi kadar özgür
O güzel başını uzat göklere,gül güneşlere gül
Kırılma,küsme sen yine bir şiir yaz
Çok değil inan az kaldı az
Bu kadar erken susma biraz bekle
Ağlama,ağlama gül biraz ..
Mustafa Ceceli-Karanfil
İYİMSER BİR SONUÇ’A
Ben bir gün giderim ki neyim kalır
Eksik bıraktığım her şeyim kalır
Yaz günü kim ister ki öldüğünü
... Eksik bıraktığım her şeyim kalır
Yaşamam bir beyazlık gibi sanki
Eksik bıraktığım her şeyim kalır
Genişlerim dağılırım beyazım
Ben bir gün giderim ki neyim kalır
Ben bir gün giderim ki ey diri at
Elbette benim de bir şeyim kalır
suyu bir araç diye kullanan gemiye yaklaşık olarak otuzbin kişi bindi
ormanlar bölgesinden onbin, yağışlı topraklardan sekiz ve tuz göllerinden onbeşbindi
dolunay, salkımsöğüt, elverişli rüzgar, şişe mantarı, yoğun uykusunda şehir, deniz ve gemi
herkes tanık, işte bir daha söylüyorum, gördüm usul ve karanlık, yemin bile ederim.
o da bindi.
ne kadar sürer bir kurdun özgürlük rüyası, pençeleri yabancı güvertede aşınırsa şimdi
hele gemi zabitleri ve tayfalar, kokulu büyük sigaralarını gülüşerek birbirlerinden yakıyorlarsa
ne kadar sürebilir ölümün en son düşünülmesi gereken bir kurtuluş olduğu
bazıları susmayı aldılar, kimileri ''evet'' demeyi, avunup yansılamayı, herkes bir türlü silah
o da bir silah edindi.
ey bir yelkende kurutulmuş güneş anısının giderilmez akşamsızlığı
elimden en son alacağın işte bu, soyuma yaraşan doğurgan coşkunluktur
karanlık kendi kuytularına ve yaz, baygın dalgınlığına çağırsa bile özlemli ellerimi
otuzbin kişinin yarısını ve zabitanın ve tayfaların tümünü ergeç yenerim
o yendi.
şimdi bir geminin kıç kasarasında biliyorum
o, bir yolcuya bir savaşı anlatıyordur
kanın bir cephe olarak kullanıldığı
ve ölümün bir silah olarak.
Öykü türünü çok sevmem. Kitapta, her öykü kitabında olduğu gibi, sevdiğim ve sevmediğim öyküler vardı. Günlük hayatı anlatan, daha basit bir dille yazılan öyküleri sevdim. Öldüğümde Ağlamadım ve Melahat Hanım'ın Çığlığı favori öykülerim oldu. Özellikle Öldüğümde Ağlamadım'ı o kadar beğendim ki kısa film olarak çekilmesini isterdim. Öykü okumayı seven arkadaşlara tavsiye ederim.
NOT: Kitabın kapağına bayıldım. Buradan fotoğrafı çeken Ayşegül Kaycı'yı tebrik ederim.
Uzak YazSerkan Türk · Yitik Ülke Yayınları · 201675 okunma
Mutsuzlukdan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
Sevgim acıyor
Biz giz dolu bir şey yaşadık
Onlarda orada yaşadılar
Bir dağın çarpıklığını
"Bence gerçek mutluluk bir yaz yağmuru gibi apansız geliyor insana. Farkına varılmadan, yaşadıkça, başkalarıyla kurduğumuz ilişkilerde yavaş yavaş birikiyor, sonra bir yerde toplanıyor. Biz buna mutluluk diyoruz."
"Onlara yüzyıllardır bizi sefalete sürükleyen tarihi bir esrarı çözen gizli belgelerin en sonunda ele geçirildiğini yaz; bütün Anadolu'yu ağ gibi saran bir inananlar örgütünün harekete geçmekte olduğunu, bizi bu sefil hayata mahkum eden uluslararası bir kumpası düzenleyen ibnelerin, papazların, bankacıların ve orospuların ve onların yerli işbirlikçilerinin kimler olduğunun anlaşıldığını yaz. Onlara düşmanlarını göster ki, mutsuzluk ve sefaletleri için suçlayabilecek birilerini bulmanın rahatlığını hissedebilsinler; onlara bu düşmanlardan kurtulmak için neler yapabileceklerini sezdir ki, mutsuzluk ve öfkeden tirtir titredikleri saatlerde, bir gün, büyük bir iş yapabileceklerini düşleyebilsinler; onlara hayatlarındaki bütün sefaletin sorumlusunun bu iğrenç düşmanlar olduğunu iyice anlat ki, kendi günahlarını başkalarına yükleyebilmenin iç huzurunu duyabilsinler."