HALKÇA Tarlaya pancar ekerim Yaz boyunca ter dökerim Çayı şekersiz içerim Hani benim şekerim Bağlara çubuk dikerim
Kader
( Adam koltukta yatmaktadır. Elinde ısırılmış elma vardır, elinden kaymış düşmüştür. Etraf dağınık, kağıtlar etrafa saçılmıştır. Kapı çalar, adam dayanamaz kapıyı açmaya gider. ) ADAM – Ben sana kaç sefer diyeceğim Azray?. ( Şaşkın ) Siz kimsiniz?. KADIN – Özür dilerim, apartman ışığına basacaktım ama sizin zile basmış oldum. ADAM – Önemli
Reklam
Yaz gelsin artık sıkıldım gerçekten kumsalda kitap okumayı özledim.
Çekişmeleri hemen hemen her zaman aynı kelimelerle olurdu. Yüksek bir kürsüden konuşan Koçkorbayev: - Yoldaş Urkunçiev, derdi, artık anlamış olmanız gerekir ki bizde topraklar kişilerin değil, halka malıdır. Anayasada böyle yazılıdır. Toprak yalnız halka aittir. Ama siz, her şeyin size verilmesini istiyorsunuz: Kış ve yaz meralarının, ağıllarının, çayırların özel mülkünüz, malınız olmasını istiyorsunuz. Sosyalizm ilkelerine tamamen aykırı olan böyle bir şeyi kabul edemeyiz. Bizi ne büyük bir hataya sürüklediğinizi anlıyor musunuz? - Ben hiç kimseyi hiç bir yere sürüklemiyorum. Benim ağılını bana ait değil de halka ait ise, gelsin, benim yerime işleri halk yapsın. Nasıl yapacağını görmek isterdim doğrusu. Yaptığım işin sahibi ben değilsem, herhalde bit başka sahip olmalı. - Sahibi halktır yoldaş Urkunçiev. Kaç kere tekrarladım, iktidarın tek sahibi Sovyet halkıdır. - Halk mı? Peki sana göre ben neyim? Ben halktan biri isem, niçin hiçbir gücüm, hiçbir şeyim olmadığını anlayamıyorum.
Sayfa 323 - Ötüken Yayıncılık
DEDEMİN SAATİ Tek katlı ve bahçelerinde her tür ağacın bulunduğu o güzel mahallemizde çocuk olmak dünyanın en mutlu olayıydı. Sabah kuş cıvıltıları ile uyanır annemin hazırladığı yer sofrasında ki kahvaltımıza oturur sanki babam değil de ben işe geç kalacakmışım gibi acele ile kahvaltımı yapardım. Bardağımda ki sütü içerken mutlaka üzerime
Bir Yudum Şiir
Her şey fazla oluyor artık. Binalar çok, mesafeler çok. Ya insanlar! İnsanlar da çok. Issız bir patikada uzun uzun yürümeyi düşlüyoruz. Bunca "ben"in, bunca çokluğun içinde hiçliği özlüyoruz. Şükrü Erbaş, "Caddeler bu yükü nasıl kaldırır Tanrım, bu kalabalık fazla bu akşam fazla bu yağmur fazla..." der. İnsan bazen kendiyle baş
Reklam
Yaz sonu gelsin!
Ve sen sonunda bir gün çıkar gelirsin diye, Çok şeyin adı küçük yazıldı; Silinmez anlar vardır, Karşı konmaz özlemler, Ben şimdi ne istediğimi de bilmeden artık Bağırıp duruyorum ya, şurda, Sen yaz sonunu ilan eden güzel keten, Güneşten yırtılmış caz, sen!
Yaz sonu
328 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.