Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Dermansız Cümle
Gamlı üç nokta ile sonu gelmeyen cümle; öfke duymuştu sözcüklerine. Kırk yıllık hatır değil, kırk satır vardı her bir sözcük payında. Su gibi aziz olmak değil, odun gibi yanmak düşmüştü nasiplerine. Alevin sırrına bürünmüş, sükunetin dibine vurmuş virgül bile derman olamayışının derdinden unutur olmuştu sulh vazifesini. Dolunayın etkisinde kalmış bir dişi misali… Günah keçisinin testere olduğu bir ağacın yığılması gibi… Sırtında sözcük dolu çuvallı bir hamaldı cümle. Belki de bir kuş gibi… Ki kuşun yürürken ayaklarında, uçarken kanatlarında olan yükü; esasen omuzlarındaydı. Lakin kuş değildi cümle. Ne bir kanadı vardı ne de onu taşıyabilecek iki ayağı… Karahindiba olmak istemişti cümle. Bir anlık olsa bile… Karahindibalar gibi üzerindeki tomurcukları bir üfleme ile rüzgâr eşliğinde saçıp, gelecek baharda filizlenecek yeni karahindibalara gebe bir toprak bırakmak istemişti. Funda Çelik -Bişnev 2021 Yaz
Reklam
Dizi | Son Yaz
"Sen kendini ne hale soktun be oğlum ?" "Bana ne de biliyor musun savcım ?" "Ne diyeyim ben sana Akgün, ha? Ne diyeyim ben sana ?" "Affetim seni, de bana. Bir ömür yeter bana bu. De savcım. De ki, ben hücrede tavana bakarken uykuya huzurlu dalayım. Kafamda bir şey kalmasın. De ki, ben... Uyanacağım sabahlara tutunacağım bir şey bulayım. Allah aşkına... Ben gidip teslim olayım. Sonu hüsran da olsa bil ki, hakkım sana sonuna kadar helal. Allah'a emanet."
Hayal gücün yettiğince hikaye yaz
Bir zamanlar, karanlık gölgeler arasında kaybolmuş bir adam vardı. Siyah saçları, yalnızlığının bir yansıması gibi görünüyordu. Hayatı boyunca birçok kez yıkımla yüzleşmişti ve artık içinde umut kıvılcımları bile kalmamıştı. Günlerini, yalnızlıkla dolu odasında geçirirken, geçmişin hayaletleri onu adeta zehirliyordu. Düşünceleri, karanlık bir labirentin içinde kaybolmuş gibiydi ve çıkış yolunu bulamıyordu. Kimse onun çığlıklarını duymuyor, kimse onun acısını anlamıyordu. Bir gece, o karanlık odada, yalnızlık kollarını daha da sıkı sararken, içindeki çaresizlik korkunç bir zirveye ulaştı. Artık bu acıyı daha fazla taşıyamayacağını hissetti. Elini bir bıçağa uzattı ve derin bir kesik attı. Ama bu kesik, yalnızlığının, acısının ve umutsuzluğunun bir sonu değil, sadece bir başlangıcıydı. Sessizce kanıyor, içindeki karanlık dalgalar onu daha da boğmaya başlıyordu. Son nefesini alırken, odanın sessizliği onun hayatının sonu oldu. Siyah saçlı adam, yalnızlık içinde boğularak intihar etti ve hiçbir şey değişmedi. O karanlık odada, sessizlik ve yıkım hüküm sürdü.
yaz geldi sanıp çiçeklenen ağaçlarım, neşelenen dallarım. Martın yalancı güneşine kandı, kalmadı bahçemde ne bir çiçek ne bir ağaç. Kırıp döktüğün bahçemde kalmadı artık yerin. Bu son diye diye sana kandığım günlerin sonu gelmedi. Sonu gelmeyen günlerin hüznü bitmezmiş hiç Bu kış bitmedi sevgilim. Yaz ne zaman gelir kim bilir? Yerine kaç gül koysam bi sen eder kim bilir? Yerine kaç umut bağlasam gözlerin eder kim bilir? Ben bilmem sevgilim. Ben cesur aşkların aşığıyım. Ben bilmem...
Şafak Türküsü
Beni burada arama anne Kapıda adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma enne, Ağlama. Kaç zamandır yüzüm tıraşlı Gözlerim Şafak beklerdim Uzarken ellerim
Reklam
bozuk kaygılar
Soğuk havadan nefret ederim Bazen yaz ayında kar yağsa Ne güzel olurdu Aklım dengesini de bulsaydı keşke Nasihatlerine ihtiyacım yok Söylemiş olmak için söyleyenlerin Yarın kadar umut dolu Ve dün kadar uzak tüm hedeflerim Depresyonlayım yıllardan beri Depreşiyor duygularım düzensiz Televizyondayım hayalimde, çok ünlüyüm Yan etkileri fena, ama
O gün dürüstçe söyleseydim dimi ama öyle olmadı işte. Terapistime anlattım. Orası beni ilgilendirmez sen istedin ben anlattım ama sana fazla gelmiş dedi. Çekirdek kıskançlık anın canlanmış dedi. Dur doğru düzgün anlatayım, o gece o umreden döndü giderken de dönerken de halı bı garipti. Ne hissettiğini dinlemek istedim. Senin sayende harika bir ay
Korkak.
Eğer gitseydim senden çok uzaklara hisseder miydin o sokaktan geçtiğimi? İzler bıraksaydım sana ucu hep bana çıkan izler,gelir miydin peşimden yoksa görmemezlikten mi gelirdin? Acaba güzel yanlarımı görseydin ben sana göstermeden sevebilir miydin beni yoksa yine duyguların yokmuşcasına yaklaşır mıydın bana? Bu soruları ben sana sormadan gözlerime
90 lar sonu...Ankara
Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam... Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim. İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman özlemeye başladım herkesi... Ve bu hasret öyle uzun
Reklam
pardonn diblemiş miydim sizi
sezen aksu pardon şarkısı yaz sonu günbatımı etkisi veriyorsun
Hafta sonunu Hayatımın aşkını Yaz mevsimini Çok paramın olmasını BEKLEMEYİ BIRAKTIM. Mutluluk, onu kovalamayı bıraktığımda avucumun içine kondu. "Şu olursa iyi olacağım" "Bu gerçekleşirse mutlu olacağım" "O gelirse huzur bulacağım" Bunun sonu var mı sence? İpin ucu nerede? Sürekli bir şeyleri bekleyerek kendini şartlama tuzağına düşme. Düşersen bu döngü hiç bitmez. Hayatı, oldurdukların ve olduramadıklarınla kabul edip mutluluğunu şartlara bağlamadığında, o kendiliğinden gelip senin avucuna konacak. - Sadeinsantanesi alıntı
948 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.