İyi bir yazar olmadan önce iyi bir okur olmak gerekir. Nasıl yemek yiyor, şu içiyorsam, öyle kitap okuyordum. Ekmekle, yemekle midemi, kitaplarla kafamı doyuruyordum. (Fakir Bayburt)
“Bir insanı sevmek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmayı da içerir.”
“Gerçek anlamda sevgi, diğer insanları da kendimiz kadar sevebilmeyi içerir, kendimizden çok ya da yerimize değil. Bir başka deyişle, sevgi, diğer insanların seçimlerini kendi seçimlerimiz gibi sevebildiğimizde gerçekleşir. Ama sevgi tek bir yaşantı değil
Kitabın sunuş bölümü ile başlamak istiyorum yaklaşık 30 sayfaya kadar sürüyor. Hem sunuşun uzun olması hem de kullan dığı Arapça ve yabancı sözcükler sıkabiliyor.
Çevirmen okumanın insanı ne kazandıracağı ile ilgili insanın özüne dair,çevirmenlere dair, öğretmenlerlere dair, millet olarak kitaplara olan ilgimiz ve alakamızla ilgili ve benzeri
#kitapyorumu || MUTLU ÖLÜM
️6/10
●Yine fazlasıyla abartılanlar listeme aldığım bir kitabı yorumluyorum üzülerek. Tamamı şahsi fikrim olmak üzere genelde benim gibi düşünenlerin olduğunu da farkettim.
●Mutlu Ölüm'ü okurken kesinlikle sonuca odaklı bir kitap beklemeyin. Anlık duygular, uzun uzun betimlemeler, biraz da felsefe... Eğer felsefe seviyorsanız mesela kitap mükemmel. Ya da duygu durum okumak ilginizi çekiyorsa kesinlikle okuyun. Ama bir olay örgüsü, serim düğüm çözüm bekliyorsanız, beklemeyin. :)
● Yazar öldükten sonra yayınlanmış ve Nobel ödülü almış kitap. Edebi yönden değerlendirilmiş olmalı. Çünkü edebi yönü güzel bence.
●Beni kendine çok çeken bir kitap türü değil ama hayranları da çok fazla.
Mutlu ÖlümAlbert Camus · Can Yayınları · 20194,808 okunma
bir anda popüler bir romancı olmak hem çok kolay hem de çok zordur. çok kolaydır çünkü olay örgüsü, üslup, psikoloji, hayatın ve edebiyatın ele alınış biçimi gibi unsurlar göz önünde bulundurulduğunda; toplumun talepleri, en kötü kabiliyetin ve en kültürsüz zihnin bile erişebileceği niteliktedir. öte yandan çok zordur çünkü yazar bu istekleri karşılamak için kendi benliğinden ödün verecek, yazmanın sanatsal zevkini bir yana bırakıp, yarı eğitimli insanları eğlendirmek için yazacaktır ve böylece kendi bireyselliğini yok etmek, kültürünü unutmak, üslubunu rafa kaldırmak ve kendisinde değerli olan ne varsa çöpe atmak zorunda kalacaktır.
Etkileyici sonuyla, başkarakterlerin psikolojilerinin işlenişiyle, kurgusuyla, başkarakter gibi romandaki tüm karakterlerin incelikle işlenmiş olmasıyla ve üslubuyla romana hayran oldum.
Revna ve Bihter. Biri küçük yaşta kendisinden utandırılan, varoluşunu kendi iç dünyasında bir suç olarak gören, arkadaşları tarafından zorbalığa uğramış, ailesinden psikolojik şiddet görmüş, diğeri çocukken şahit olduğu ölüm sonrasında üç yaşından beri yetiştirme yurdunda büyümüş iki kadının yolları kesişir.Roman tam olarak bu kesişmeye giden süreci anlatır.İkisinin de farklı travmaları bulunur.İki farklı kadının iki farklı hikayesi romanda adım adım iç içe geçer. Biz okurlara “Ah Revna , ah Bihter “dedirir.
Aşk,aile hayatı,çocuk için aile ve öğretmenin önemi , iki farklı bakış açısıyla aktarılır .
Bihter sancılı bir çocukluk ve ergenlik dönemi geçirirken birden koşmaya başladığını fark eder. Bu davranışı sürüp gider.Aslında bu koşma hali Bihter’in olmak istediği yere gitme isteğidir. Bedeninin var olduğu yer ile olmak istediği yer aynı değildir. Bu romanı bir senarist görür , duyar mı, bir senaristte ulaştırılır mı ya da yazar senaryo da yazabilir mi bilmem lakin bu roman senaryoya dönüştürülüp film olarak çekilebilir ve keşke yapılsa ve bir film olarak izleyebilsek .
Gizli ÖzneNihan Kaya · İthaki Yayınları · 2019565 okunma
Dünyanın en çaresiz çocuklarına en büyük hayalleri kurduran, umut denilen o doğal felaketten nefret ediyordum!”
“Çünkü her ne kadar, geçen onca süre içinde hayli değişmiş olsam da, daha iyi bir insan değilim. Sadece, o günlerde her neysem, onun dahasıyım!”
Her günü ilk kez yaşıyormuş gibi hissedecek kadar unutmak
Fatma Barbarosoğlu bir Türkiye fotoğrafı için bir davranışlar albümü olarak tanımlamış kitabı. Bilmem daha bir ek yapmam gerekir mi?
Bir seyahatimde okumamın etkisi de bir başka oldu. Kitabın her bir kısmı anlam kazandı gözümde. Yol
Anlatmayı en çok sevdiğim anım. Lisans dönemindeydim sanırım. Yaz ayları olmalı. Memleketteydim. Bir kitaba çok sinirlenmiştim. Bulduğum her yerine notlar yazıyor, bir yandan da bağıra çağıra konuşuyordum. Abimin geldiğini fark ettim ama umursamadım. "N'apıyorsun?" dedi. "Abi" dedim, "çok sinirliyim. Uğraşma hiç
Öykü şöleninin içinde buldum kendimi...
Bana bütün duyguları aynı anda yaşatan canım yazar ruhun şad olsun...
Tabii yasaklanır kitapların çünkü halkı gerçeklerle yüzleştiriyorsun.O yıllarda sana kulak veren olsaydı üzerinden seksen yıl geçmiş olmasına rağmen aynı şeyleri hala yaşıyor olmazdık.
Çok acı!..1945 yılında yazılmış olan öykülerin yıl 2024 yıl olmasına rağmen hala aynı şeyleri yaşıyor olmak bir arpa yol gidememizin büyük kanıtıdır.
İleri görüşlü Canım Ali... Bir böbrek hikayesini anlatırken 1945 yılında,hastaya hasta olarak değil de müşteri olarak görülmesini, Hakkımızı yedirmeyiz hikayesini anlatırken,mücadelenin nasıl olduğunu,bir Sırça Köşk masalını anlatırken aslında günümüz dünyasında "Sarayı" ve saraylıları nasıl beslediğimizi anlatmışsın sen. Sırça köşk masalı ile finali yapmışsın fakat bize günümüzü anlatmışsın...
Sırça Köşk= Türkiye Sarayı !...
Okuyan halk sorgulayan,empati kuran,karşılaştırma yapan halktır.Okuyan halk özeleştiri yapan halktır.
Sadece bu hikayenin dahi okunması gerektiğini düşünüyorum.
Sevgiler.
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,3bin okunma
İyi yazar olmak için, eski insan olmak lazım. Duyguları görmek, tatmak, izlemek ve onu o dilde iyi bir şekilde işlemek, bunlar yeni insanların yapacağı şeyler değil.
“Peki Martin neden yazar olmak istiyor?” diye devam etti. “Çünkü para içinde yüzmüyor. Nasıl oluyor da sen kafanı Saksoncayla, genel kültürle doldurabiliyorsun? Çünkü hayatta başarılı olmak zorunda değilsin. Bu işi baban halletmiş. Güzel elbiselerini, gereken her şeyi baban alıyor.
Matt Haig’in kitaplarında işlediği konuları çok seviyorum. Gece Yarısı Kütüphanesi’nde hayatımızın dönüm noktalarındaki tercihler üzerine yoğunlaşan yazar bu defa zaman mefhumunu irdeliyor. Konuyu işleyiş tarzını da çeşitli tarihlerdeki yaşamlar arasında günümüze, günümüzden geçmişe dönüşlerle çok heyecanlı hale getiriyor. Okuyucu kendine verilen
Ortalık kitap okumadan, kitap yazan, aşk ve şiir nedir bilmeden sayısız aşk şiirleri sıralayan, amacı sadece popüler olmak olan ve kendilerine yazar ve şair diyen kişilerle dolu..