Hayatta her birimiz bir şeyleri başarmak için mücadele içindeyiz. Ya buna katlanır devam edersin ya da pes edersin. Yazarın da söylediği gibi 𝐚𝐜𝛊 𝐜̧𝐞𝐤𝐦𝐞𝐤 𝐛𝐢𝐫 𝐭𝐞𝐫𝐜𝐢𝐡 𝐦𝐞𝐬𝐞𝐥𝐞𝐬𝐢𝐝𝐢𝐫.
1980'lerden bu yana egzersiz sloganı olarak kullanılan "ℕ𝕠 𝕡𝕒𝕚𝕟, 𝕟𝕠 𝕘𝕒𝕚𝕟." mottosunu sadece egzersizde değil aynı zamanda hayatta başarıyı yakalamak
1k'nın nitelikli okuma etkinlikleri hayatımıza yeni yazarlar, yeni kitaplar ve yeni kitap dostları kazandırmaya devam ediyor...
Geçenlerde akışa hızlı hızlı göz atarken parmaklarım
Öncelikle adını psikolojik bir rahatsızlık olan Amok hastalığından alan bu kitaba başlığını veren "Amok" kelimesi nedir onu açıklayayım;
Malezya menşeili olan bu amansız hastalığa yakalanan bireyler, bilinçsiz bir şekilde insanı deli gibi koşmaya itiyor ve genellikle bu bireyler çevresine zarar veriyor. Böyle de ilginç bir
Herkese Merhaba
Bu kitap Murakami'nin 33 yaşında başladığı ve yaklaşık 25 yıl süren koşu serüvenininde yaşadıklarını ve hissettiklerini anlatıyor.
Murakami için koşmak bedenini, zihnini, hayatını disiplin altına almak demek. Özellikle uzun mesafe koşuları sevdiğini, antrenmanlarını ona göre yaptığını anlatıyor.
Çünkü uzun mesafe koşularda
Eğer bir mezar taşım olacaksa, oraya yazılacak ifadeyi kendim seçebileceksem, şöyle yazılmasını istiyorum:
Haruki Murakami. 1949-20**
Yazar (ve Koşucu) En azından sonuna kadar yürümedi.
Şu an için beklentim bundan ibaret.
Peride Celal ile tanışma kitabım "Mektup" oldu. Dört ayrı öyküden oluşan samimi bir kitap. Dili akıcı, anlatımı samimi, kelime seçimleri muazzam ve okuru kitabın içine çeken farklı bir havası var. Öyküden öyküye geçerken fazla yabancılık çekmiyor insan, alışıveriyor çabucak.
İlk öykümüz "Böcek"; bir kadının yaşadığı buhranı ve ardından gelen ışığı,
İkinci ve kitaba da ismini veren öykü "Mektup"; çeşitli sebeplerle yalnız kalmış Saffet beyi ve hayatını,
Üçüncüsü "Koşucu"; hayatın hengamesi içerisindeki mesafeleri ve
Son olarak "Kaçak" isimli öykümüz de; özgürlüğe yapılan yolculuğun tadını damağımızda bırakıyor.
Geç tanıştığım bir yazar Peride Celal fakat iyi ki dediklerimden oldu yine.
Keyifli Okumalar!
~~~Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki
bu zamanda alçak insanların istekleri
yerine getiriliyor~~~
Kitaptaki son söz içinde bahsedildiği gibi oyunlar Beckettvari olsa da Bernhardvari durumları da hissettiğimiz eserdir bu üç oyun... Edebi anlamda eksik çıkarımlarım olsa da insanı anlamda her vurgusunu kavradığım bu iki yazardan ne yazsalar okurum, zira
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için:
youtu.be/0Wv4ePru_GE
Türk Edebiyatında öykü türünde değerli eserler vermiş son derece kıymetli ama ne yazık ki az bilinen bir yazarımızdır Peride Celal. Mektup kitabı ise vefat etmeden on yıl önce yazdığı öykülerden oluşmaktadır.
İlk öykü
L Büşra A.'nın duzenlediği #76926572 etkinlik vesilesi ile tanımış oldum. Güclü bir kalem imiş. Bu eserinde yeralan dört hikayeyi tat alarak ve hissederek okudum. Yani kisacası yazari sevdim.
Tanınmayan en azından benim tanımadiğım )) yazarlarimızın okunmasi ve taninmasi adina 1000kitapda bu tür etkinliklerin artmasını ümit ediyorum.
Eser dört öyküden oluşuyor.Böcek, Mektup, Koşucu, Kaçak.
Böcek'de psikolojik sorunlari olan görünüşte mutlu bir hayat ve eşe sahip kadinın psikologa gitmesi anlatilıyor.
Kadinin yasadiği sorunlar ve doktor ile arasinda gecen konusmalar okuyucu icinde tedavi edici mahiyette.
Mektup'da titiz ve namuslu (vergi mevzuatina hakim ve bunu kendine iş edinen bir danisman ne kadar namuslu daha dogrusu bu alanda namus kelimesi ne anlam ifade ederse işte)bir babanın oğlu ile mektup üzerinden karsılıklı hayatlarini gözden gecirip birbirlerine iclerinde biriktiklerini boşaltmalarıni konu alıyor.
Kosucu hayatinda problemlerden kosarak kacabilecegini zanneden baba ayni zamanda kardes olan bir adamin hikayesi konu ediliyor.
Kaçak'da ergen bir kızin yasadiği gitgeller ve onu cok iyi anlayan annesinin hikayesi konu edilmiş
MektupPeride Celal · Can Yayınları · 2009168 okunma
Descartes’ın şüphe metodunu kullanarak oluşturduğu felsefesinin temelinde refleksif bilinç yer alır. Sırayla her şeyin doğruluğunu ve kesinliğini sınayan Descartes, son raddede açık seçikliğinden ve kesinliğinden emin olduğu bir şey bulur nihayet: düşünen ben. Ünlü “cogito ergo sum” (düşünüyorum, o halde varım) onun felsefesinin temel dayanağıdır.
Kesinlikle, tek kelimeyle “mükemmel” bir hikaye.
Akıcı anlatımı, yazar anlatırken anlattıklarının insanın içine işlemesi, hissettirmesi o kadar muazzamdı ki, boş dersimde, bir oturuşta okudum.
Ahh Sadako, ahh kuşum dedim. Keşke hiç savaşlar olmasa ve keşke hiç çocuklar ölmese. O kadar acı ki bir ülkenin bir atom bombasıyla yerle bir olması ve bir sürü insanını kanserle kaybetmesi. Savaş sadece bulunduğu bölgeyi değil, etrafını da, bizleri de yok ediyor aslında.
Japonya’da hiroşima felaketinden sonra küçük bir kızın kanser sebebiyle hayatını kaybetmesi üzerine yazılmış bir hikaye.
Küçük kız, yerinde durmayan kıpır kıpır bir çocuk. Her anlamda da çok başarılı. Aynı zamanda da iyi bir koşucu. Ancak en güzel hayallerini kurduğu sırada lösemi olduğunu öğreniyor ve bütün hayalleri geride kalıyor. Artık elinde kalan bin adet turna kuşu yapabilmek.
Okuyunuz, okutunuz efendim.
Eğer bir mezar taşım olacaksa, oraya yazılacak ifadeyi kendim seçebileceksem, şöyle yazılmasını istiyorum:
Haruki Murakami.
1949-20**
Yazar (ve Koşucu)
En azından sonuna kadar yürümedi.
Çok sevdiğim yazar Murakami yi daha yakından tanımak için güzel bir kitap ya da hatırat. Bir önceki okuduğum Mesleğim Yazarlık beni içine çekmişti burada da hayatındaki diğer önemli aktivite olan koşu nun ona kattıkları ve nasıl bir döngü içinde yazar ve koşucu olduğunu açıklıyor..
Bugün Youtube kanalımda 2013 yılında kaybettiğimiz değerli roman ve öykü yazarımız Peride Celal'in Mektup adlı öykü kitabını anlattım. İlk öyküsü 1935 yılında Yenigün Dergisi'nde yayınlanan ilk romanı Sönen Alev 1938 yılından basılan Peride Celal'in 1950 yılına kadar gazete ve dergilerde romanları tefrika edildi, birçok öyküsü yayınlandı.
1954 Yılında yayınlanan Üç Kadının Romanı adlı eseriyle yazarın edebiyatında nitelik bakımından bir değişim yaşanmıştır. 1977 Yılında Üç Dörtyirmi Saat romanı Sedat Simavi, 1991 yılındaysa Kurtlar romanı Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı. İlk öykü derlemesi olan Jaguar 1978 yılında yayınlanmış olup son öykü kitabıysa bu videoda inceledeğim Mektup'tur. Son eserini Deli Aşk, 2003 yılında yazar 87 yaşındayken yayınlanmıştır. Geçmişte kitapları Can Yayınları baskısıyla yayınlanan yazarın bugün üç kitabı H20 Yayınları tarafından basılmaktadır.
Mektup kitabı içinde Böcek, Mektup, Koşucu ve Kaçak olmak üzere dört öyküyü barındıran yazarın 77 yaşındayken yazdığı bir öykü derlemesidir. Son derece yetkin anlatım diliyle karakterlerin psikolojilerini oldukça detaylı olarak bizlere aktarmaktadır Peride Celal. Bu kitabı ve yazarın hayatını detaylı olarak anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/0Wv4ePru_GE
Mektup kitabı incelemesi için: #78947162
Not: Bu video ve incelemeye vesile olan
L Büşra A. 'ya Peride Celal Okuma Etkinliği için teşekkürler.