İnsanların büyük kısmı, bu dünyayı geçici, hayal, yalan: yaşayan insanları da birer misafir olarak görür ve buradaki hayatın anlamı üzerine yoğunlaşır. Burası ''imtihan dünyası'' sözü dillerden düşmez. Aşık Veysel'e de dünyadan ne anladığını sormuşlar o da ''Say ki, bir pazar yeri dolaştım, üç metre bez aldım, gidiyorum'' demiş. Bilinen bir gerçek var ki, fakiri de, zengini de, yaşlısı da, genci de, şöhretlisi de, ünvanlısı da, makamlısı da aynı bezden götürüyor. Başka bir madde yok. Bezin kadifelisi, ipeklisi de yok. Gerçi olsa bile değişen bir şey yok. Herkes için sadece bir bez. Ancak ölümün gerçekliği hayatımızı doğrudan anlamsız kılmaz. İnsanlar arası ilişkilerde, sanatta, kültürde, hatta kariyer yolunda, maneviyattan sapılmadığı sürece, hayatımız bu dünya için gerekli olan anlamlı amaçlarla donatılabilir.