Abbas Pirimoğlu

İlk Bilgi yazarı
Yazar
6.0/10
1 Kişi
29
Okunma
0
Beğeni
2.144
Görüntülenme

En Beğenilen Abbas Pirimoğlu Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Abbas Pirimoğlu sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Abbas Pirimoğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Malasef benzer durumlar tarikat ve cemaatlerde görülüyor
Yeri gelmişken bu bap da üstad Muhakemat isimli eserinde "Kur'an'ın hikmet dolu üslûbuna yemin ederim ki" der ve devam eder: "Hıristiyanları benzerleriyle havalandırarak dalâlet derelerine atan, yalnız aklı azl, delili tard ve ruhbanı taklit etmeleridir" Demek ki Hıristiyanların tarihi üç kusuru nedeniyle bu noktaya gelinmiş: Aklı azletmeleri, delilleri atmaları ve ruhbanı kayıtsız ve şartsız taklit etmeleri.
"Gayesizlik" ve" Saçmalık", peşinen söyleyeyim ki her ikisi de benim mübalağamla itibar kazanmış ve burada ısrarla zikredilmiş kavramlar değildir. Her iki kavramda Batı düşünce tarihinin anahtar kavramlarıdır.
Reklam
“Ene" "vâhid-i kıyâsî"dir. Yani: ölçü birimi...
Bu devlet, bu Cumhuriyet sokakta bulunmadı. Öyle elini kolunu sallayarak kimse içeri giremez. Bu Cumhuriyet'in bir kuruluş felsefesi ve ideolojisi vardır. İşte bu felsefeye aykırı olan herkes düşmandır.
İnsanın ontolojik gerçeğinin dışına taşması; ilahlaşması, zalimleşmesi ve tuğyan içerisinde olması, onun kendi hakikatini unutmasından başka ne ile izah edilebilir ki?
İnsanda var kılınan Ene'nin, mevcudiyetinin sebebi ve hikmeti nedir?
Allah'ın isim ve sıfatları mutlak, yani: hudutsuz; muhît, yani: her şeyi kapsayıcı olduğu için bilinmez ve hissedilmez. Bunu bir misalle daha anlaşılır kılmaya çalışalım. Şayet hep ışık olsa, hiç karanlık olmasaydı o zaman bizler ışığın varlığını fark edebilir miydik? Edemezdik. Karanlık ışığa bir hudut koyar. Burası aydınlık ışık var, burası da karanlık demek ki ışık yok deriz. Bizlerde böylece ışığın mevcudiyetini fark ederiz. Her yer Allah'ın isim ve sıfatlarının tecelligâhı olduğu için insan bunu fark edemez. Fark etmesi için bir sınır ve bir hudut bulunması gerekmektedir. Lakin bu hudut ve sınır yoktur. Çünkü Allah'ın isim ve sıfatları şeriksiz, hudutsuz ve sınırsızdır. O zaman ne olacaktır? Olacak olan şudur: Farazi ve vehmi bir sınır ihdas olunacaktır ki O'nun isim ve sıfatları anlaşılabilsin. İşte gerçekte olmayan fakat olduğu sanılan bu sınırı yapacak olan enaniyettir... Sınır enaniyet ile çizilecektir. Tıpkı ışığı kavramak olayında olduğu gibi!
Reklam
Efendimiz Hazretlerine de olan budur. O seçilmiş bir kuldur. Merhum Mevdudi'nin ifadesiyle “vehbi” ilme kavuşmanın zamanı gelmiştir. Vehbi; yani: bağışlanan ilim... Ya öncesi: Efendimizin “Hıra” aşaması onun kesbi ilminin bir neticesi. Kesbî yani kazanılan ilim... İnsanî sınırlar içerisinde elde edilebilecek olan ilim. İşte bu bağlamda "Hira" aşaması bir köprüdür. Her “Hıra” insanın geçmesi gereken bir köprü! Aklî melekelerle bu köprüye gelirsin... Tefekkür edersin; tabiatı seyreder müşahede edersin; sonrada murakabede bulunur ve teslim olursun. Neye? Efendimize gönderilene... Yani: Vahye.
Yunanda da var-oluş suçludur. Ancak onların Hıristiyanlardan farkı suçun insan da değil tanrılarda olmasıdır. Hıristiyanlık ise bunu tersine çevirmiş ve var-oluşun suçunu insana yüklemiştir. Var-oluştaki kabahatin taşıyıcısı insandır. Böylece Hıristiyanlıkta Tanrı ceza landıran tanrıdır. Hatta insanların bu sorumluluğu nedeniyledir ki tanrı kefaret olarak kendini-oğlunu- çarmıha gererek ölümü tatmıştır(!)
"Eğer şükreder ve iman ederseniz" (Nisa 147) ayetindeki inceliğe kısaca temas ettim. Ayette önce şükretmekten sonrada iman etmekten söz edilmektedir. İnsan önce varlığı görecek, nimetleri tadacak ki evvela "şükür" kıvamına gelsin ve akabinde nimetin sahibine iman etsin. İşte imanın ana formülü. Ama kibir sebebiyle şükretmez "ben” davasını güderse haliyle iman etmez.
Kalpsiz bir dünyada vicdansız bir dünyada yaşıyoruz. Evet, bu kalpsiz dünyaya bir kalp ve vicdansız dünyaya bir vicdan lazım! Çok iyi bilgisayar uzmanlarının yanında gönül adamları da lazım!
25 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.