Sevgili Ethem Baran'ın bir söyleşinde Abdullah Ataşçı'dan bahsetmesi üzerine yazardan haberdar olup kitaplarını incelemiş ve hem kitabın adından dolayı hem de öykülerden oluşması nedeniyle yazarla tanışma kitabı olarak bu kitabı seçmiştim, iyi ki de seçmişim ve okumuşum. Çok güzel bir kalemden çıkmış çok güzel öyküler okudum.
Susmak Derdi, bu ülkenin 100 yıllık sosyal ve siyasal tarihinin fotoğrafını çeken 11 öyküden oluşan bir kitap. 1915'te Rize'de Rukiye'nin hikayesi ile başladığımız yolculuk, Sarkis'le İzmir'e, Mıhmığ ile Sivas'a, Lena ve Mihail ile Erzurum'a, Mazlum'la Elazığ'a, Hüseyin ve Meryem'le Adana'ya, Kutay ve Aykut'la Isparta'ya, Emin'le İstanbul'a, İhsan'la Bursa'ya, Fatma'yla Diyarbakır'a , Samirra ile Ankara'ya ve 2019 yılına kadar uzanıyor.
Bu insanlar farklı coğrafyalarda, farklı etnik kimliklere sahip, farklı sosyal sınıflardan, farklı köklerden, farklı acılardan gelen insanlar. Ortak noktaları ise yaşadıkları acılar ve haksızlıklar karşısında hep susmak zorunda kalmaları.
Yazarın oldukça sade ve akıcı bir dili var. İnsanı yormayan, duru anlatımı ile çok çabuk ve zevkle okunan, ama bir o kadar da hafızaları tazeleyen, duyguları yoğunlaştıran, yaşanan acılara vicdanlı insanları ortak eden öyküler.
Abdullah Ataşçı öyküleri, susmakla derdi olanların, susmak zorunda kalanların sesi , aynı zamanda bu susmaya bir itiraz aslında.
Keyifle okuyunuz.