En Eski Abdullah Bin Alevi El-Haddad kitaplarını, en eski Abdullah Bin Alevi El-Haddad sözleri ve alıntılarını, en eski Abdullah Bin Alevi El-Haddad yazarlarını, en eski Abdullah Bin Alevi El-Haddad yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nitekim Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz şöyle haber vermişlerdir:
“Kul namaza durduğu zaman Allah Tebâreke ve Teâla hazretleri vech-i akdes-i sübhânisiyle ona döner. Kul namazda arkasına döndüğü zaman der ki: “Ademoğlu benden daha hayırlısına döndü! Kul aynı hatayı ikinci defa yaparsa Cenab-ı Hak yine aynı şeyi söyler. Kul aynı hatayı üçüncü defa yapacak olursa Alah da artık yüz çevirir.”
İbn Mâce, Sünen, İkâme (5), 61, hd. no: 1023. Hadis’in Ebü Zer’den rivayet edilen; Ebû Dâvûd, Sünen, Salat (2), 165, hd. no: 909, Neseî, Sünen, Sehv (13), 10, Dârimî, Sünen, Salat (2), 134 ve Ahmed b. Hanbel. Müsned, 5/172’de ki bir başka şekli de şöyledir: “Kul namazda sağa sola dönmedikçe Allah (c.c.) kula yönelir. Kul yüzünü (kıbleden) çevirdiği anda, Allah (c.c.) da ondan yüz çevirir.”
Sabah namazından sonrasını ihya etmekte, bedenlerin azıklarının telefsiz elde edilmesinde kuvvetli bir özellik vardır.
İkindiden sonrasının ihya edilmesinde de kalbin nasiblerinin telefsiz elde edilmesinde kuvvetli bir özellik vardır. Bunları, kalb gözleri açık nice büyük ârifler tecrübe etmişlerdir.
Bütün zikirleri ve bütün zikirlerin meyvelerini ve mânâlarını içinde toplayan zikir “La ilahe illallah” zikridir.
Yola ilk girene emrolunan zikir budur, yolun sonuna varmış olanların yapacakları zikir yine budur.
Eğer nefsinde Allah’ın yasaklarına karşı meyil, kötülüklere karşı ilgi görüyorsan, onu “havf-korku” kırbacıyla o yoldan çevir.
Bu da ona Allah’ın âsîlere hazırladığı azabları, perişanlıkları anlatmanla olur.
Sana şöyle de diyebilir: “Eğer sen Allah katında said isen, muhakkak surette cennete gideceksin. İster itaatkar ol, ister isyankar. Eğer Allah katında şakî yazılmışsan itaatkar olsan da cehenneme gideceksin.”
Sen şeytanın bu gibi sözlerine, vesveselerine kulak verme. Çünkü kulların ezelde yazılmış kaderleri Allah’dan başka hiç kimsenin bilmediği bir gaybdır.
Kullara bundan ne bir şey verilmiş, ne de kul bunları bilmekle mükellef tutulmuştur.
Bir kulun Allah’a itaatta devam etmesi onun said olduğunun en açık delilidir.
Kul ile cennet arasında sadece kulun itaatkar olarak ölmesi vardır.
Kulun mâsiyette devam etmesi de onun şakiliğine en açık delildir. Kul ile cehennem arasında ise onun mâsıyet üzere ölmesi vardır.
Ebu'r-Rebi' rahımehullah şöyle demiştir: "Kolunuz kırık, bacağınız topal da olsa, durmadan Allah'a yürüyünüz. 'sıhhatime kavuşayım da yapayım' demeyiniz. Çünkü sıhhatte kavuşmayı beklemek tembelliktir.