Abraham Harold Maslow (1 Nisan 1908 – 8 Haziran 1970), Yahudi kökenli Amerikalı akademisyen ve psikologdu. İnsani psikolojinin ortaya çıkmasında katkıları bulunan Maslow'un, kendi adını taşıyan bir teorisi vardır.
Rusya'dan ABD'ye göçmüş maddi olanakları sınırlı bir Aşkenazi Yahudi ailenin çocuğu olarak Brooklyn, New York'ta doğdu ve orada büyüdü. Ailesinin ABD'ye göçmesinin en büyük nedeni oğulları Abraham'ın daha iyi bir geleceğe sahip olmasıydı. Çok çalışmasının ve derslerindeki başarısının en önemli nedenlerinden biri de buydu. Maslow yedi kardeşin en büyüğüydü, düzenli ve ağırbaşlı bir yapıya sahipti. Çocukluğu, hatırladığı kadarıyla yalnız ve oldukça mutsuz geçmişti çünkü, dediğine göre, "Ben hiç Yahudi komşuların olmadığı bir yerdeki tek Yahudi çocuktum, bu sanki beyaz çocukların okuduğu bir okulda tek siyah çocuk olmaya benziyor. İşte bu yüzden kendimi hep dışlanmış ve mutsuz hissediyordum. Ama bu sayede laboratuvarlarda ve kitapların arasında büyüdüm."
Abraham Maslow, önce ailesini memnun etmek için hukuk eğitimi aldı; fakat daha sonra psikoloji alanına eğildi. University of Wisconsin'de psikoloji bölümünü bitirdi. Ardından, ilk kuzeni Bertha ile ailesinin karşı çıkmasına rağmen Aralık 1928'de evlendi ve üniversitede onu en çok etkileyecek olan hocası Harry Harlow ile tanıştı. Onunla beraber dominantlık savaşı ve insan cinselliği üzerine araştırmalarda bulundu. Bu araştırmalardan sonra kendini biraz daha ilerletmek istiyordu. Bu sebeple Columbia University'e geldi. Burada küçük çalışmalar yaparken ikinci akıl hocası Alfred Adler ile tanıştı.
Maslow 1937'den 1951'e kadar Brooklyn College'de görev yaptı. Burada profesyonelliklerine ve bireyselliklerine hayran olduğu iki tane daha akıl hocası buldu; Antropolojist Ruth Benedict ve Gestalt psikolojist Max Wertheimer. Bu iki konuyu beraber ele almak istiyordu. Bu sayede "muhteşem insan doğasını" anlayabilecekti. Maslow bu iki davranış hakkında notlar almaya başladı. Bunlar üzerine çok geniş yazılar yazdı. Bu çabalar sonunda ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisi, Meta motivasyon, Öz-güncelleme ve Doruk yaşantısı gibi çalışmalar ortaya çıkmıştır. Maslow yazdıklarıyla 1950'li ve 1960'lı yıllarda psikolojide hümanistik ekolün sembolü oldu. Bunların neticesinde Amerikan Hümanist Derneği tarafından Yılın Hümanisti ödülünü almıştır.
Maslow, ömrünün son yıllarını (1951-1969) Brandeis University'de profesörlük yaparak geçirir. 1969'da dinlenmeye çekilerek Kaliforniya'daki Laughlin Institute'de dostlarının yanına taşınır. 8 Haziran 1970'te geçirdiği kalp krizi sonucu ölür.
Neye uyum göstermek? Kokuşmuş bir kültüre mi? Baskın bir anne babaya mı? Olabildiğine uyumlu çalışan bir köle için ne söylenebilir ki? Ya da uyumlu davranan bir tutsak için?
Maslow zamanının çoğunu "kendini gerçekleştiren insan" dediği ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan insana ayırdı. 4 boyutu vardır.
Farkındalık: hayata saygı duymayı ve zevk almayı sürdürebilme
Gerçeklik ve problem merkezli olma: problem çözmeye odaklı olma
Kabul etme ve kendiliğindenlik: çevrelerini ve değişimleri kabul etme
Humor duygusu: başkalarıyla dalga geçmeden hayatı mizahla karşılama
Doğrusu bu kitap, insan olmanın psikolojisi adından çok insan olmaya dair bakış açıları edinmek ismini daha çok hak ediyor diyebilirim. Bilimsel dilin ve bakış açılarının yanı sıra özellikle pek çok eğitimci ve psikolog tarafından ilgiye değer olduğunu düşünüyorum. Kitabın ve sevgili Maslow ' un aktarmak istediği en net düşünce şu ki; insanın daha yüksek bir doğası vardır ve bu üzerinde daha çokça düşünülmeye layıktır. Maslow der ki bu kitap bir sömürü kılavuzu değildir. Özellikle eğitim felsefesi üzerine çalışan akademisyenlerin de 20. Yüzyılın önemli düşünürü Abraham Maslow' u dikkate alarak çalışmalarına bir ivme kazandırmalarını ümit ediyorum.. Ez cümle, psikoloji bilimine ve öğretmenlik mesleğine ilgi duyan, ait olan pek çok okurun bu kitabı dikkate almasını tavsiye edebilirim.
Psikoloji ve dini birleştirerek gözlemlerimi, araştırmalarını ve katıldığı toplantılardaki görüşleri birleştirerek özdeğerlendirmeye, öz saygıyı ve neyi neden nasıl yaptığımızı öz,hap bilgi ile vermiş. Keyifli ve sorgulatıcı bir kitaptı. Keyifli okumalar.
İnsanın özünde kötü, hatta doğuştan kötü olduğunu düşünenler elbette az değil. Bu kitabı okumadan önce bende insan özünün kötü olduğu düşünüyordum. Fikirlerimi tamamen değiştirip bana yeni bir düşünce sundu. İnsanlığa, hayata, çevreye, yaşananlara kötümser bakmak yerine sorunlara yönelip onları çözmenin gerekliliğini bir kez daha bana hatırlatmış oldu.
İnsanın özü kötü müdür? Bence değildir. İnsanın özünde iyi olmak vardır ve nötrdür. Çevresi, yaşadıkları, büyüdüğü ortam, etkileşimleri, insanı etkileyen şeyler insanın davranışlarını belirler. İnsanlık sevgiye, sevmeye muhtaçtır. Asıl iyi şeyler o zaman gerçekleşir.