Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Adrian Berry

Adrian BerryBilimin Arka Yüzü yazarı
Yazar
7.5/10
44 Kişi
185
Okunma
4
Beğeni
1.664
Görüntülenme

Adrian Berry Gönderileri

Adrian Berry kitaplarını, Adrian Berry sözleri ve alıntılarını, Adrian Berry yazarlarını, Adrian Berry yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hiç kimse insanın bu kendini beğenmişliǧine asla bundan daha ağır bir darbe vurmamıştı.
Reklam
1k
O gerçeği görmezlikten gelebilir, korkuya boyun eğebilirdi. Biz de bunu yapabiliriz. Ama böyle yapmak, insan olmak demek değildir.
Gerçeği aramak tehlikeliydi, ama araması onun büyüklüğüydü. Gerçeği aramak ve insan olmak kaçınılmaz bir biçimde birbirine bağlanmıştır.
Challenger ile Çernobil'de Sophokles’in trajedisini bir kez daha yaşadık. Thebai halkı kenti kasıp kavuran vebayı durdurmak istiyordu. Kimileri nedenlerini görmezlikten geliyor, kimileri de gizli tutmak istiyordu. Bir tek Oidipus “gerçeğin bilinmeden kalmasına” razı olamadı. Gerçeği gizlemenin salgını uzatacağını ve devleti yıkacağını biliyordu. Gerçeği aramak tehlikeliydi, ama araması onun büyüklüğüydü. Gerçeği aramak ve insan olmak kaçınılmaz bir biçimde birbirine bağlanmıştır. Oidipus’un arayışı (bu arayışta kendisinin önüne çıkan en büyük engel diğerlerinin korkusu ve aldırmazlığıydı) büyük acılara ve kayıplara yol açar; onu büyük yapan şey onu savunmasız bırakır. Bizim tıpkı Challenger ve Çernobil konusunda karşılaştığımız durumla karşılaşır: “Kendisinin büyüklüğünün kanıtı olan şeylerin alaya alındığını” görür. O gerçeği görmezlikten gelebilir, korkuya boyun eğebilirdi. Biz de bunu yapabiliriz. Ama böyle yapmak, insan olmak demek değildir
Derinlerde yatan birtakım korkular bize onları göz ardı etmemizi söyler. Fakat böyle yapmak yalnız teknolojideki başarılarımızı değil, insanlığımızın kendisinin dayandığı değerleri de kurban etmek olurdu.
Reklam
İnsanlıǧımız, başarısızlık risklerini göze alıp yola devam etmeyi seçmeye dayanır.
Bir zamanlar itişli uçuşun olanaksız olduğunu ileri sürenlerle aynı kafadaki “uzmanlar”lar, uzun zaman, ses hızından, yani saatte yaklaşık 670 milden (1078 kilometreden) daha hızlı uçmanın ilkece olanaksız olduğunu düşündüler. Ses hızında ya da onu aşan bir hızda, rüzgârın gücünün hava aracını kontrol edilemez bir duruma getireceğini ve parçalanmasına yol açacağını ileri sürdüler. Bu kadar kuram yeter. Birleşik Devletler Hava Kuvvetlerinden Charles “Chuck” E. Yeager bir kuramcı değildi, ama dünyanın en iyi deneme pilotlarından biriydi. O, 14 Ekim 1947'de, Kaliforniya'da, Edwards Hava Üssünün üzerinde karısının adını verdiği Glamorous Glennis adlı Bell XS-1 jet uçağıyla ses duvarını aştı.
Oksijensizliǧin en tehlikeli yargılama yetisinin kaybolmasıdır; buna uğrayan kişi başkalarının eylemlerinin garipliǧinin kavrayamamakla kalmaz, kendisini de olmayacak denli makul ve aklı başında biri olarak görür. Bu duruma genellikle 4500 metrede gelinir.
Sonuna kadar dayanacaǧız, ama gücümüz gittikçe tükeniyor ; mutlaka, son da çok uzakta olamaz. Acı ama yazabilecek daha fazla bir şey düşünemiyorum.
Reklam
11.000 yıl öncesi için, Dünya hakkında bir bilgi...
“Dişlerini kesip çıkardık ve teknemize gönderdik. Ardından yerliler kafasını kesmeye çalıştılar, ama bu çok zaman aldı. Hayvanın karnı yarıldığında barsakları dışarı döküldü ve çıkan pis koku o kadar iğrençti ki bulantıma engel olamadım; dönüp uzaklaşmak zorunda kaldım. Mide tıkabasa duluydu. İçindekiler çok şey öğretiyordu ve iyi korunmuştu. En çok genç köknar ve çam sürgünleri vardı. Ayrıca, çiğnenmiş genç köknar kozalakları da yığına karışmıştı.”
Sibirya' da 1846 Yılında, İndigirka ırmaǧında bulunan Mamut
"Kafanızda, bedeni sık tüylerle kaplı, yaklaşık 4 metre yüksekliğinde ve 4,5 metre uzunluğunda, kalın ve sonunda geriye doğru kavislenen 2,5 metrelik dişleri olan bir fil canlandırın. Sonra, 2 metre boyunda sağlam bir hortum, yarım metre kalınlığında muazzam bacaklar, ucunda sık ve püskül gibi kıllar olan kılsız bir kuyruk. Hayvan besiliydi ve iyi gelişmişti. Ölüm onu gücünün doruğunda yakalamıştı. Geniş, parşömene benzer, kilsiz kulakları başının üzerine kıvrılmış duruyordu. “Omuz ve sırt dolaylarında yaklaşık otuz santimetre uzunluğunda yele gibi sert kılları vardı. Uzun, koyu kahverengi kıllarının kökleri kalındı. Başının tepesi öyle yabanıl, çamura öyle bulanmış görünüyordu ki, yaşlı bir meşe ağacının pürtük pürtük kabuğunu andırıyordu. Yan tarafları daha temizdi ve kılların altında heryerde, devetüyü renginde çok yumuşak, sıcak tutucu ve sık bir yün tabakası göze çarpıyordu. Dev, soğuktan iyi korunuyordu"
124 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.