Ahmed Şamlu 12 Aralık 1925'te Tahran'da doğdu, 24 Haziran 2000 tarihinde yine Tahran'da yaşamını yitirdi. Çocukluk yıllarında asker olan babasının görevi nedeniyle ülkesinin dört bir yanını gezdi. Lisede okurken siyasi etkinliklerinden dolayı dört yıl tutuklu kaldı (1941-45). 1946'da idam mangasının önüne çıkarıldı, son anda hükümetin affıyla serbest bırakıldı. Sokhane Nov (Yeni Söz, 1948), Rouzane (Pencere, 1950), Bamshad (1956) dergilerini çıkardı. 1952'de Macaristan'a gitti, burada iki yıl İran Büyükelçiliği Kültür Müşaviri olarak görev yaptı.1974-1979 yıllarında birçok uluslararası konferansa katıldı; Avrupa ve Amerika'nın çeşitli üniversitelerinden çağrılar aldı. Avrupa ve Amerika'da yaptığı okuma turneleriyle şiirini dünyaya tanıttı. 1990'lı yıllarda hükümetin baskı ve sansürlerine karşı imzaladığı bir ''aydınlar dilekçesi'' nedeniyle baskılara uğradı. Kitaplarının yayımlanması yasaklandı. Yaşamının son yıllarını Tahran'ın 50 kilometre uzağındaki bir yayla köyünde sürdürdü, diyabet hastalığı nedeniyle yaşamını yitirdi.
İran'da Furuğ Ferruhzade ve Sohrab Sepehri isimli şairlerin ölümünden sonraki dönemin en büyük şairidir..
Şah'a karşı politikaları nedeniyle tutuklanmış ve kitaplarının yayımlanması yasaklanmıştı, ne var ki İran devrimi ile de başı hoş olmayan bir yenilikçi olduğundan devrimden sonra da baskı ve sansüre maruz kalmıştır, bu nedenle devrimden bu yana da yayımlanmış kitabı yoktur..
ben böyleyim işte, belki de budalayım
kim nereden bilsin ki
kendi hücremin taşlarını sırtımda taşıdığımı,
Meryem'in çocuğu yerine çarmıhı taşıdığı gibi.
Tercüme bir şiir kitabı olduğu için, orijinalindeki estetik hazzı, okurken yakalayamamak normal bir durum olsa gerek. Tıpkı çoğu çeviri şiir kitabında olduğu gibi. Çünkü şiir, diğer yazın türlerine benzemiyor. Yazıldığı dilin tadıyla, büyüsüyle güzel. Şair hakkında çokça övgü okumuștum. Çağdaş İran şiirinin en iyi şairlerinden biri olduğu söyleniyor. Ama kitapta, beklediğimi bulduğumu söyleyemem. Yine de şiir okuyucularına tavsiye edebilirim. Kimin hangi kitapta, hangi feyzi ve zevki bulacağı belli olmuyor. Hele de bu bir şiir kitabıysa... :)
Bunca acelesi olan ben, hep bir geç kalınmışlık hissiyle, koşarcasına geçerken hayatın içinden, mahrumken sakinliğin hoş tadından, yorgun ve pek çok hüzünlüyken kendi yolculuğumda; Bamdad ile, bir dere kenarında aylarca zaman geçirmeyi diledim... -Olası ki -o hale varsam bile- bir iki güne kalmaz, yapılacak işlerin çokluğundan sızlanıp yine yola düşerim ama - bu arzuyu yeşertmiş olması kafi değil mi?
Bir gün, Şamlu ile, zamansız bir yere çekileceğim. Acelesi olmayan, telaşı olmayan, ikirciliği olmayan, sessiz, durgun bir yere.
İnsan yek katre hun, hezar şiir imiş. Modern İran şiirinin önde gelen isimlerinden olan Ahmet Şamlu, Farsçaya ve Farsça şiire yenilikler getirmiş. Duyguları ifade edişiyle, kelimeleri nakış nakış mısralara yerleştirmesiyle, beni oldukça etkiledi. Şüphesiz çevirmenin de hakkı kendisine teslim edilmeli; zira oldukça güzel, oldukça canlı bir Türkçe ile eserin dilimize kazanılmasını sağlamış.