Bir uçtan öteki uca kadar, adeta cenneti andıran ülkemizin Ordu ilinde dünyaya gözlerini açan Gazeteci-Yazar Ahmet KARAYÜN, gezmeyle bitirilemeyecek derecede büyük, şairlere ilham verecek kadar güzel, yazarların romanlarını süsleyecek kadar çekici olan İstanbul’da yaşamını sürdürmektedir.
Kendisini gören şairleri, yazarları meftun eden İstanbul, KARAYÜN’ü de es geçmemiş ve onu öncelikle dolambaçlı sokaklarında gazete dağıtımıyla oyalamıştır. Lakin, illaki maşukunun yüzünü görmek isteyen yazar, kaleminin yanına bir de fotoğraf makinesi ekler, mizanpaj-montaj yapmaya ve İstanbul’un her semtiyle ilgili haberler kaleme almaya başlar.
Şimdilerde Yerel Haber Gazetesi Yazı İşleri Müdürlüğü’nü yürüten KARAYÜN, buna ilaveten İstanbul Yerel Gazeteciler Derneği (İYGAD) Yönetim Kurulu ve Yerel Basın Birliği Derneği (YBBD) kurucu yönetim kurulu üyeliği görevlerini yerine getirmektedir ki, kendisi aynı zamanda T.C. Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün Sarı Basın Kartı sahibidir.
Yazmak onun hayatında hep var olan bir olguydu. Mıknatıs, demiri nasıl çekiyorsa yazmak da KARAYÜN’ü kendisine öyle çekiyordu. O, tıpkı bambu ağacı misalinde olduğu gibi içindeki yazarı yıllarca besledi, besledi, besledi… Derken beklenen oldu ve ilk romanı “GİZLİ MİRAS” ile siz değerli okuyucuların karşısına çıktı. Yazılarında 7’den 77’ye herkesin istifade edebileceği sade bir dil kullanan yazar, romanlarına “Dokuz” ve “Çakal Kayası” adlı iki eserle devam edecektir.
Her insanın bir hikâyesi olduğuna yürekten inanan Gazeteci-Yazar Ahmet KARAYÜN, iki çocuk babasıdır
Denizin içindeki balık gibi suyun dışına çıkınca anlıyordu insan, yaşaması için gerekli olan şeyin sadece o sudan ibaret olduğunu. Bir şeyler yerinden oynayıp sevilmeme tehdidiyle karşı karşıya kalmadan, sevilmenin ve bir insana sevgi vermenin ne yüce bir duygu olduğu fark edilmiyordu.
Kitabımız bir kazayla başlıyor ve o kazadan 9 yıl öncesine kadar gidiyoruz hep birlikte. Samir ile Silhem ilk görüşte birbirlerinden etkilenen iki aşık. Silhem tesadüflere inanan ama Samir ise isini tesadüflere bırakmayan biri. Samir yaptığı hilelerle bir şekilde sürekli Silhem'in karşısına çıkar. Silhem bunları hep tesadüf zanneder. Bir şekilde Samir Silhem'i etkilemeyi başarır ve muhteşem bir evlilik teklifi ile yuvalarını kurarlar. Kitapta yaşanan her duygu okuyucuya birebir geçiyor. Ofkelerini kontrol edemiyorlar ve yaşanan olaylardan yorulan Silhem evi terk ediyor. Samir kendini affettirmek için Silhem'in evine ailesiyle birlikte konuşmaya giderken büyük bir trafik kazası geçiriyor ve bitkisel hayata giriyor. O sırada hamilelik haberini alan Silhem bir şekilde bebeğinden güç almaya çalışıyor. Yıllarca uyanmasını bekliyor ama beklenen olmuyor. Samir uykudan yıllarca uyanmıyor. Her yolu deneyen doktor kardeşi Samir'i uyandırmayı başarıyor ama keşke uyanmasaydı dedirtti yazar. Kazayla başlayan bir hayat kazayla son buluyor. Aslında duygularımı tam anlatamadım bence siz okuyun ve anlatmaya çalıştığım şeyi sizde yaşayın diyorum.
Bazen bazı olayları değiştirmek isteriz ama elimizden sadece bakmak gelir, işte bu duyguları hissederek kitabı kapattım. Kitabı bitirdiğimde içimdeki ses "ama neden böyle oldu ki? ben böyle bir son beklemiyordum." dedi. Sonu beni şaşırttı en önemlisi ise beni etkiledi. Bazen tam olacak derken bir şey olur, ve o şey hayatımızı etkiler,
Kazayla başlayan ve kazayla biten bir kitap. Kitap hem günümüzü hem de dokuz yıl öncesini anlatıyor.
Samir ile Silhem ilk görüşte birbirlerinden etkilenen ve sonrasında evlenen bir çift. Dokuz yıllık evlilikleri boyunca çocuk sahibi olmak için uğraşırlar. Ancak bu süreç her ikisini de oldukça yıpratır ve bir kavga sonucunda Silhem evi terk eder.
Hatalarını anlayan çiftin tam bir araya geleceği sırada, yaşanan korkunç bir kazayla hayatları değişir. Samir bitkisel hayata girer ve dokuz yıl boyunca bitkisel hayatta kalır. Bu arada Silhem hamile kalır ve bir kızları olur. Samir’i uyandırmak için her yolu deneyen kardeşi sonunda abisini uyandırmayı başarır ama keşke uyandırmasaydı dedirtti yazar.
Dokuz yıl boyunca yaşananlar oldukça hüzün vericiydi. Bazen her şey tam düzelecek derken öyle bir şey olur ki, o şey hayatımızı tümden etkiler.
Hayatın zorlukları, evlilikte yaşananlar, evlat özlemi çok güzel anlatılmış .Hele ki kitabın sonu, o nasıl bir sondu öyle. Hem şaşırtıyor hem de oldukça üzüyor.
Okurken kendinizden de izler bulacağınız, içiniz burkularak, böyle olmamalıydı diyerek okuyacağınız güzel bir kitaptı.
Yazarın emeğine sağlık.