Rasûlüllah, ashabı arasına girer otururdu. Bir yabancı geldiği zaman hangisinin Rasûlüllah olduğunu farkedemez ve sorma ihtiyacını duyardı. Büyük bir tevazu içerisinde O, her hastayı ziyaret eder, cenaze merasimlerine katılır, rastgele bir kölenin bile davetine icabette bulunur, kat'iyetle kibir göstermez, fakir ve miskinlerle, yaşlı ve düşkünlerle beraberce yürüyüp, saatlerce durup onlarla konuşmaktan ve ihtiyaçlarını gidermekten geri kalmazdı.