Ahmet Sarbay

Ahmet SarbayGeçmişe Mazi Derler yazarı
Yazar
Editör
7.9/10
19 Kişi
47
Okunma
3
Beğeni
1.714
Görüntülenme
Göksultan
Bir zamanlar içinde dünyanın idare edildiği, süper devlet elçilerinin dizlerinin titrediği Yıldız Sarayı, Abdülhamid Han’dan sonra KUMARHANE olarak kullanılmıştır
Sayfa 38 - Yedikıta
Neler geldi neler geçti felekten; un elerken, deve geçti elekten! (Hayatta insanın başına her şeyin gelebileceğini ifade eden deyimlerimizdendir)
Sayfa 75 - Yedikıta
Yahudi Emanuel Karasu:
"Sultan Hamid'e 5 milyon altına yaptıramadığımız işi, biz ittihatçılara 400 bin liraya yaptırdık ve Filistin'i elde ettik!" diye övünür
Sayfa 40 - Yedikıta
TARİH DÜŞÜRMECE
Tarih Düşürmece Eskiden kullandığımız harflerin her birine, Birden bine kadar bir sayı karşılığı verilmişti ki buna “ebced hesabı” denir. Herhangi bir hadiseyi anarken, harflerinin Toplamı, O seneyi rakam olarak tutan bir mısra söylenir. Tarih, Rakam kullanmadan kelimelerin arasına gizlenir. Buna da “ tarih düşürmek” denir.
Sayfa 93 - Yedikıta
Bilmece
Aşağıdaki beyitte tarihin en büyük devlet adamlarından birinin tahta geçişi şöyle anlatılmıştır: Sefinenin başı girse limana O hakanın ismi çıkar meydana ( Cevabı bulan nasıl bulduğunu izah etmek mükellefiyetindedir)
Sayfa 96 - Yedikıta
Her Şey Yerinde Güzel
18.yüzyılda Osmanlı ülkesine gelen Pere Jehammot isimli bir rahibin yazmış olduğu seyahatnamede anlatıldığına göre Türkler, “Murdar saydıkları için hiçbir zaman evlerine almadıkları köpeklerin, açlıktan sıkıntı çekmelerine yahut telef olmalarına meydan vermemek üzere: -Her gün bu hayvanlara bir miktar et dağıtılması için kasaplara bir miktar para tahsis edilmesini vasiyet ederlerdi -Her gün evin artıklarını sokak köpeklerine paylaştırırlardı -Boş arsalara küçük barınaklar yaparlardı
Sayfa 143 - Yedikıta
İttihatçılar, sırf eski hakanı rencide etmek için İngiltere'ye karşı çılgınca tezahüratta bulundular ve yeni İngiliz elçisi geldiği gün, arabasının atlarını çözerek arabayı kendiler çektiler.
Sayfa 40 - Yedikıta
Deliler ve dahiler Akıl hastalıklarının tedavi edildiği yer ha eskiden bimarhane denilirdi, Şimdi ise tımarhane denir oldu. Fıkra bu ya;Bir seyyah, Beyazıt Han tarafından kurulan Edirne bimarhanesi’ni ziyaret eder. Burada görev yapan aşçı Yahya efendiye sorar: “Buraya getirilen bir hastanın aklından zoru olduğunu nasıl anlıyorsunuz?” “Girişteki havuzun yanına götürüyoruz. Sonra eline bir kaşık bir fincan ve bir kova veriyoruz. Sonra kişiye havuzun nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz” Adam gayet emin bir şekilde lafa girer: “ anladım normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan daha büyük! Yahya efendi adamın sözünü keser: “Hayır normal bir insan havuzun tıpasını çeker” Aslında dünya açık bir Bimarhanedir delisi de boldur velisi de..ikisini ayırt etmek için aşçı yahya efendi gibi çok dikkatli bakmak gerekir
Yedikıta
gâh tarih, gâhi tebessüm
Mu’tasım Billâh,meşhur Abbasi halifelerinden Harun Reşid’in oğludur. Tarih kitaplarında lakabı “müsemmen”dir, yani “sekizli”... Bu şekilde anılmasının sebebleri: -Hicri 178 yılının 8.ayının(Şaban) 8.günü doğdu. Harun Reşid’in 8.oğludur. Abbasi ailesinin 8. kuşağına mensuptur. -Abbasi halifelerinin 8’incisidir. 8 sene, 8 gün padişahlık yaptı.48(6.8) yaşında vefat etti. -Geriye 8 oğlu, 8 kızı kalmıştı
Yedikıta
TÜRKler,cins-i latife, kadın derler
Sayfa 111 - Yedikıta
Haklarını yememek lazım
ABDÜLHAMİD Han devrinde ülkenin her tarafına yüzlerce okul ve hastane açılır. Haklarını yemeyelim, onu tahttan indirenler de açılışlar yaparlar(!) İnsanımıza en çok HAPİSHANE kazandırırlar.
Sayfa 39 - Yedikıta
... Sultan II. Bayezid Han kibarca uyarmak için Şah'a "at çulu" göndererek haddini bilmesini ister. Şah, işi edepsizliğe vurup Osmanlı Sultanı ile "Çulcu Baba" diye dalga geçer. Yavuz Sultan Selim Han tahta geçip Şah İsmail'e mektup yazdığında ne der?..
"Ahirette harâmın azabı helâlin hesâbı vardır." -Zenbilli Ali Efendi
Sayfa 267
Ölülerle savaşıp gazilik elde edilemez. Mevlana Celaleddin Rumi Tarihte yaşananlar değiştirilemez. Ama tarihle ilgilenenler için bu sorun değildir. Samuel Burler
Alman büyükelçisinin, Humann'a yazdıklarını okuyalım: "Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey kazı iznini bir yıl daha uzatmakla kalmadı, Bergama'da çıkarılan eserlerin neredeyse hepsini bize 'hibe' etti. İçlerinden bazılarını ayırıp yeni açılan Güzel Sanatlar Mektebi'ne götürdü."
Sayfa 121
Resim