Akova'nın kanatlarında süzülmeye devam ediyorum. Kanatlarımda bir yaşam belirtisi.
Daha önce büyüsel ifadenin 'büyücüsü' demiştim; "Yüzünden Yollar Çıkardım"ın ardından 'inceliğin kalbi' ifadesini de ekliyorum Akova için.
Okuduğum pek çok şiirden farklı bir doku var şiirlerde; yumuşacık bir dokunun sardığını, dinginleştirdiğini, dünyanın sertliğinden uzaklaştırdığını hissediyorsunuz. Öyle ki aşk, sevgi, umut, umutsuzluk, ayrılık her şey incelikli bir dokuyla kavuşturuluyor.
Diyor ki:
"... içine kara bulutlar girse de / kalbinle kuş vurma..."
Kırmıyor, dökmüyor, mazluma yatırmıyor/yatmıyor, tirana dönüştürmüyor/dönüşmüyor, ağlatmıyor, ağlamıyor, acıtmıyor, acıttırmıyor, kanatlarla göğsüne taşıdığını öperek yere indiriyor/indirtiyor.
"... ve kalbinden silinmeden önce tenim / beni gökyüzüne bağla / çünkü bir uçtan bir uca / sendin kanatlarım benim."
"... seslendim seslendim / duymadın sevgilim / ben de tuttum âşık oldum / aramızda giderek büyüyen / ve anılarla dolan o boşluğa."
Diyorum: İnceliğin kalbi.