Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Alain Badiou

Alain BadiouAşka Övgü yazarı
Yazar
7.9/10
352 Kişi
1.932
Okunma
182
Beğeni
11,5bin
Görüntülenme

Hakkında

Alain Badiou, (doğ. 17 Ocak 1937, Rabat, Fas) önde gelen Fransız sol kanat düşünür, Êcole Normale Supérieure ENS'nin eski Felsefe bölüm başkanı. Badiou aynı zamanda Sorbonne 'da kurs aldığı bir süre olan 1956 ile 1961 arasında öğrencisi olduğu ENS'de bir felsefeci olmak üzere resmi eğitim aldı. Matematiğe yönelik her zaman canlı ve sürekli bir ilgisi vardı. Çok genç yaşlarda siyasal alanda etkin oldu, SFIO Sosyalist Partinin bir uzantısı olan Birleşik Sosyalist Partinin(PSU) kurucularındandı. PSU özellikle Cezayir'in sömürge olmaktan kurtulması için etkin bir mücadele içindeydi. İlk romanı Almagestes'i 1964'te yazdı. 1967'de Louis Althusser tarafından oluşturulan ve Jacques Lacan 'ın etkisinde hızla büyüyen bir çalışma grubuna katıldı. Mayıs 1968'de öğrenci ayaklanmaları Badiou'nun aşırı sola geçmesine neden oldu ve UCFML gibi aşırı radikal komünist ve Maoist gruplara katıldı. 1969'da karşı-kültür düşüncesinin kalesi olan 8. Paris Üniversitesi fakültesine (Vincennes-Saint Denis), girdi. Burada, felsefe çalışmalarını Althusserci 'bilimsel' Marksizm programından sağlıksız sapmalar olarak gördüğü profesör Gilles Deleuze ve Jean-François Lyotard ile ateşli entelektüel tartışmalar yaptı. 1980'lerde hem Althusserci Marksizm hem de Lacan'cı psikanaliz bir düşüşe geçince (Lacan'ın ölümü ve Althusser'in akıl hastanesine yatırlması ile), Badiou, Théorie du sujet (1982) ve en büyük eseri, Being and Event (1988) gibi daha teknik ve soyut felsefe çalışmalarını yayınladı. Bununla birlikte, Badiou, son çalışmalarında da kullandığı, Althusser veya Lacan'ı ve Marksizm'e ve psikanalize dönük sempatik başvurularını, hiç bir zaman elden bırakmadı. ENS'deki şimdiki pozisyonunu 1999'da aldı. Aynı zamanda başka birçok kurumda da çalışmaktadır; College International de Philosophie (Uluslararası Felsefe Okulu) gibi. Kendisi şimdi, 1985'te Maoist UCFML'den bazı yoldaşlarıyla kurduğu "L'Organisation Politique"'in bir üyesidir. Badiou aynı zamanda bir tiyatro yazarı olarak Ahmed le Subtil gibi yazdığı oyunlarla büyük başarılar kazanmıştır. Son on yılda , artan sayıda eseri Deleuze, Manifesto for Philosophy (Felsefe için Manifesto), Metapolitics (Meta Politikalar), ve Being and Event gibi İngilizce'ye çevrilmiştir. İngilizce yayınlanan New Left Review ve Cabinet Magazine gibi dergilerde Badiou'dan kısa metinler yayınlanmaktadır. Badiou felsefesinde birçok düşüncenin tekrar kullanımını gerçekleştirir. Onun amaçlarından biri gerçeğin bu kategorilerinin her türlü felsefe eleştirisi için kullanışlı olduğunu göstermektir. Bu nedenle, bunları sanat ve tarih kadar ontoloji ve bilimsel keşifler için de kullanır. Badiou'ya göre, felsefe, felsefi gerçekleri üretmesi açısından kendisinin gerçek prosedürler olarak kabul ettiği dört durum (Sanat, Aşk, Politika ve Bilim) içinde yapılabilir. Badiou çalışmalarında sürekli olarak, kendisinin felsefik bir 'hastalık' olarak nitelendirdiği, bu diskurlardan her hangi birine kendi gerçeğini dayatmaktan felsefenin sakınması gerektiğini dile getirir. Badiou sıklıkla 'birleşme noktalarını' veya farklı diskurlar tarafından üretilen gerçekler arasındaki istisnai bağlantı sahalarını bulmaya çalışmıştır. Badiou'nun gerçeklik prosedür içeriğinin dış gerçekliğin inkarı imasını içermediği akılda tutulmalıdır. Badiou, Lacan'ı takip ederek, 'gerçeği', gerçeklik prosedürleri çerçevesinde etkide bulunacaklar üzerinde tekrar etkide bulunacak şekilde öğretilebilecek varolanın hacmini ancak sembolize edilemeyecek gerçekliği tasarlamak için kullanmaktadır. Böylece, bir gerçeklik prosedürüne gerçeğe ulaşmak için ihtiyaç duyulduğunda , 'gerçek' aynı zamanda onların gerçeği üretimi olasılığında bir dış sınır olarak iş görür. "the Handbook of Inaesthetics"(Estetik Dışının El Kitabı) kitabında Badiou, 'inestetik' ifadesini 'yansıma/nesne ilişkisi'ni inkar eden artistik yaratıcılık içeriğine gönderme yapmak için uydurmuştur. Mimesis düşüncesine veya 'tabiatın' şiirsel yansımasına karşı bir tepki göstermek adına, Badiou sanatın 'içkin' ve 'biricik' olduğunu iddia eder. Bir sanat eserindeki aracısızlıkta sunulan gerçeklik duygusuyla, içkin ve sanat ve sadece sanatta bulunan gerçeklik duygusuyla, biricik. Felsefe ve sanat arasındaki bağ hakkındaki görüşü, kendisinin işlevlerini 'bilginin biçimlerini onların içinde bazı gerçeğin bir delik açabilecek şekilde düzenlendiği' biçiminde iddia ettiği pedogoji motifine bağlıdır. Bu fikirlerini Samuel Beckett'in düz yazıları, Stephane Mallarme'in ve Fernando Pessoa'nun (bunlar O'na göre felsefenin şimdilik nüfuz edemediği eserler meydana getirdiklerini iddia ettiği sanatçılardır) şiirleri ve diğerlerinin eserlerinden oluşan örneklerle geliştirmektedir.
Unvan:
Fransız Sol Kanat Düşünür
Doğum:
Fas, 17 Ocak 1937

Okurlar

182 okur beğendi.
1.932 okur okudu.
58 okur okuyor.
1.728 okur okuyacak.
33 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
...aşk yaşamın yeniden icat edilmesidir.
gerçek yaşamı fethetmek için, önyargılara, basmakalıp düşüncelere, kör itaate, keyfi gelenek göreneklere ve sınırsız rekabete karşı mücadele etmek gerekir.
Sel Yayınları
Reklam
Gerçek bir karşılaşma, derin izler bırakan bir tür kişisel çarpılma hali.
Sayfa 7
Güzel gökyüzü, sahici gökyüzü, bak nasıl da değiştim ben!
Sayfa 105 - Paul ValeryKitabı okudu
“Dünya birden değil de ikiden hareketle sınandığında nasıl bir yer olur? Dünya benzerlikten değil de farktan hareketle incelendiğinde, gerçekleştirildiğinde ve yaşandığında nasıl bir yer olur? Bence aşk budur işte.”
Sayfa 25 - Tellekt YayınlarıKitabı okudu
Bir bedenin gerçeğe maruz kaldığına tanıklık eden şey, yaradır.
Alain Badiou
Alain Badiou
Ah birde anlasalar!
Ruhlar hiç bir zaman eskimez, yaşlanmaz. Eskiyen düşünceler ve bedendir...
Alain Badiou
Alain Badiou
Reklam
Kutsaldan arındırıIan bir çağın kendisine sunduğu özgürlüğü ve gücü ürpererek reddettirecek ne gelmiştir felsefenin başına?
Alain Badiou
Alain Badiou

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
20.YÜZYIL’
Yaşanmış ve yaşatılmış onca şeyi inceledikten sonra 20.yüzyıl için “lanetli” suçlaması pek de abartılı değildir. Bu düşünceye sebebiyet veren önemli parametreler; ölüm kampları, gaz odaları, katliamlar, işkenceler ve örgütlü devlet suçlarıdır. (Saymaya kalksak bunlar gibi daha bir çok mesele bulunabilir.) Gariptir ama asıl niteleyici olarak da hep “sayılar” devreye girer: Yüzyılın bilançosu, ölülerin sayılması... Peki bu sayma isteği nereden gelir? Etik yargı burada, kurbanları milyonlarla hesaplayarak kendi vicdanını rahatlatıyor muhtemelen. Keza “sayma” ahlaki buyruğa atfedilen gerçektir. Bu gerçek ile devlet suçunun birlikteliğinin bir adı vardır: Bu yüzyıl totaliter bir yüzyıldır... Lanetli Yüzyıl, 1917 yılında Lenin’le başlar, 1937 yılında Stalin’le, 1942-45 yılında Hitler’le doruğa ulaşır ve 1976’da Mao Zedong’un ölümüyle sona erer. Demek ki altmış yıl kadar sürer... Peki bütün bunlar üzerine felsefi olarak nasıl düşünebiliriz? Dönemin önde gelen düşünürlerinin görüşleri nelerdir ve 20. yüzyılı neden lanetlediler?
Yüzyıl
YüzyılAlain Badiou · Sel Yayıncılık · 201127 okunma
88 syf.
10/10 puan verdi
Aşk'ın doğasının muazzam şekilde irdelendiği Alain Badiou eseri. Günümüzün şaçma sapan şarkılarına bile malzeme olan aşk kavramının insan doğasından hareketle, filozoflar üzerinden tartışarak aşkı, günümüz sığ insanına (topluma) yeniden hatırlatıyor Badiou. Kierkegaard'ın fiziksel aşktan manevi aşka yöneliminden, Schopenhauer'in arzulamak ve cinsel dürtü söylemine kadar bir çok farklı bakış açısıyla aşkın felsefesini önümüze sermektedir bu kitap. İnsanın bu kadar istediği ancak hüzün, acı ve yaradan başka bir şey görmediği aşk konusu neden hala çekici gelmektedir insanlığa? Arzularınız mı, maneviyatınız mı, yalnızlık kaygılarınız mı, benmerkezciliğiniz mi tetikliyor içinizdeki aşk duyumunu? Üstüne uzun uzadıya düşünülecek hatta okuma grubu için güzel de bir tartışma-okuma konusu olabilir bu kitap.
Aşka Övgü
Aşka ÖvgüAlain Badiou · Can Yayınları · 2017675 okunma
302 syf.
10/10 puan verdi
Nietzsche'yi özetleyen belki de en ideal tanımdır ''anti-felsefeci '' kavramı. Çünkü Nietzsche, hem felsefenin sistematize edilerek okullaştırılmasına şiddetle karşı çıkarken (-ki bu yüzden batı felsefesini yerle bir etmiştir), öteki taraftan filozof terimine de sahte isa ile karşı çıkmış ve düşüncenin özgürlüğünü savunmuştur. bu yüzden
Nietzsche Anti-Felsefe Seminerleri
Nietzsche Anti-Felsefe SeminerleriAlain Badiou · Sel Yayıncılık · 201914 okunma