Bu kitabı beğendiğim için kendimden kuşku duymalı mıyım? İyi bir okuyucu değil miyim yoksa? Diye düşünmedim değil. Zira kitap hakkında pek iyi yorumlar yoktu. İyi ki kitabı okuduktan sonra bakmışım yorumlara. Kimi oldukça gömmüştü üstelik. Dilini, çevirisini iyi bulmadıklarını söylemişler. Bu önemli mi peki? Bence Hayır.
Kitap bende çok iyi hisler, duygular bıraktı. Bazı farklı kelimeler kullanılmıştı evet ama beni rahatsız etmedi. Betimlemeleri, yer yer heyecanın yerini sakinliğin aldığı, kelimeleri adını koyamadığım tuhaf bir huzurla doldurdu içimi. Kendimi tam olarak esere verdiğim için oldu belki de bilmiyorum. Oldukça hüzünlü, karamsar bir havası da var. Belki de ben bu tür kitapları daha çok seviyorumdur. Genel olarak gerçekten kitabı çok beğendim. Farklı konusu, içerisinde işlediği arkadaşlık, aşk, gizem vs değişik şeyler benim çok hoşuma gitti. Şimdiye kadar bu eseri neden görmedim, adını duymadım şaşırıyorum. Bence hakettiği değeri görmüyor. Yazarın tek eseri. Yazdıktan 1 yıl sonra vefat etmiş.Bu çok üzücü olmuş. Keşke başka eserler verebilseydi. Konusu; Fransa’nın Sologne bölgesinde yaşayan François Seurel!in ağzından hikayeyi okuyoruz. Yakın dostu Augustin Meaulnes dört gün boyunca ortadan kaybolmuştur. Döndüğünde yaşadıklarını anlatır ve gittiği yeri bulmaya çalışırlar. Fakat o yerin ismini bilmediğinden bunu yapmak kolay olmaz. Oldukça merak ettiren sonuna kadar gizemini koruyan bir romandı. Ben beğendim ve tavsiye ediyorum. Okuyup okumamak size kalmış. Kitapla kalın..