Alexander McCall Smith, İngiliz Şövalyelik Nişanı sahibi ve Edinburgh Kraliyet Cemiyeti üyesi Zimbabve doğumlu Britanyalı yazar. Smith, aynı zamanda İskoçya'daki Edinburgh Üniversitesi'nde tıp hukuku profesörüdür. Yirminci yüzyılın sonunda, McCall Smith, tıp hukuku ve biyoetik konusunda saygı duyulan bir uzman haline gelmiş ve hem kendi devletinin hem de uluslararası komitelerin danıştığı bir isim olmuştur. Ayrıca, Bir Numaralı Kadınlar Dedektiflik Bürosu serisi ile tanınan bir kurgu yazarıdır.
Alexander McCall Smith, şu anda Zimbabve'de bulunan Britanya sömürgesi Bulavayo'da dünyaya geldi. İlk eğitimini bu şehirdeki Hrıstiyan Kardeşler Koleji'nde aldı. Daha sonra ise Edinburgh Üniversitesi'nde hukuk okudu.Güney Afrika'ya döndükten sonra bir süre Botsvana Üniversitesi'nde hukuk dersleri veren yazar, bir kez daha İskoçya'ya giderek orada evlendi ve tıp doktoru eşi Elizabeth, kızları Lucy ile Emily ile birlikte hayatına bu ülkede devam etti.
British Medical Journal etik komitesine 2002'ye kadar başkanlık eden profesör, ayrıca, Birleşik Krallık İnsan Genetik Komisyonu eski başkanı ve UNESCO Uluslararası Biyoetik Komisyonu eski üyesidir. Yazarlıkta başarı kazanınca bu görevlerine son vermiştir.
Aralık 2006'da edebiyata olan katkılarından dolayı İngiliz Şövalyelik Nişanı alan McCall Smith'e, Haziran 2007'de ise Edinburgh Hukuk Fakültesi tarafından Onur Ödülü verilmiştir.
Amatör olarak fagot çalan yazar, The Really Terrible Orchestra'nın (Gerçekten Berbat Orkestrası) kurucusudur. Botsvana'daki ilk opera salonu olanı Bir Numaralı Kadınlar Opera Salonu'nun açılmasına da katkıda bulunmuştur. 2006 yayınlanan Britanya'nın sağlık politikaları ile ilgili The Future of NHS kitabının da yazarları arasındadır. McCall Smith'in eserlerindeki seri formatı aklaCharles Dickens ve Armisted Maupin gibi on dokuzuncu yüzyıl yazarlarının kullandığı formatı getirir.
Kitap tam 1 aydır benimle yol boyunca sürüklendi. Bazen iki satır okudum bazen düzinelerce sayfa. Kafa dağıtmamı sağlayan bir kitaptı. Hikayesi, kurgusu, anlatılış şekli, bilgilerin örnekle verilmesi, hepsi takdire şayandı. Kitap size bilip bilmediğinizi sormadan bir şeyler öğretiyor. Yumuşacık, sarıp sarmalayan bir şekilde ilerliyor. Karakterlerin hepsi özünde çok naif . Karakter tahlilleri hakeza öyle. İlahi bakış açısıyla anlatılıyor. Lakin bunu yaparken kimin düşüncesi üzerinden anlatılıyorsa onun hitaplarına göre ağız değişiyor. Gerçekten keyif aldığım bir kitaptı. Bir kitabı okuyun ya da okumayın demek haddim değil lakin okumayı isteyin . (:
Çocuk kitapları insan ruhuna şifadır. Arada sırada yetişkin hayatın verdiği karmaşadan, depresyondan, sıkıntıdan ve yorgunluğundan kurtulmak istiyorsanız çocuk kitabı okuyun. Bu yazarın daha önceden Şaka Makinesi adlı eserini okumuş ve çok beğenmiştim. Şimdi yeni bir seri ve çocukların inanılmaz lezzetli maceraları ile dolu Abur Cubur Peşinde hikayeleri ile karşınızdayım. Eğlenceli ve akıcı dili ile sürükleyici. Tavsiye ederim çocuklara ve bilhassa yetişkinlere.
Kitap ilkokul çağı, okumayı öğrenmiş çocuklara uygun ve çok eğlenceli. Kızım 13 yaşında ve hala ara ara sevdiği bir kitap olduğu için okuyor. Pembe sakız ağaçları hayal ediyormuş... "Gerçeğine hiç bakmadım hayalim bozulmasın" diye söyledi.
Bir kitap, çocuğu içine almış, tatlı bir hayal kudurmuş ve yıllar geçmiş o hayalini korumak istiyor. İşte öyle oyun gibi eğlenceli bir öykü...