Ali Ahmetbeyoğlu

Ali AhmetbeyoğluSorularla Eski Türk Tarihi yazarı
Yazar
8.8/10
70 Kişi
273
Okunma
23
Beğeni
3.619
Görüntülenme
Ne kadar tanıdık
...devletin ve imparatorluğun hazine kaynakları lüzumlu harcamalara, ihtiyaçlara değil fakat saçma gösterilere, boş, faydasız, şan, şöhret dolaşmalarına, sefalarına, ölçüsüz zevklere ve ihsanlara haşredilmişti.
Sayfa 23 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
İçeri girdiğimiz zaman Attila'yı ahşaptan yapılmış bir tahtta otururken bulduk.
Reklam
“Theodosius ve Attila’nın parlak ve asil babalarının oğulları olduğunu ve onun kendi babası Mundiuchus’dan aldığı soyluluğu muhafaza ettiğini fakat Theodosius’un babasından aldığı asilliği kaybettiğini, çünkü kendisine haraç ödediği için köle durumuna düştüğünü,bundan dolayı efendisine suikast hazırlayan bu kölenin doğru davranmadığını, kendisinin de Hadım kendisine teslim edilene kadar ona köle ismiyle hitap etmekten vazgeçmeyeceğini” söylemesini emretti.
" Alp Er Tunga'ya Yakılan Ağıt "
Alp Er Tunga'nın öldürülmesi üzerine Divân-i Lügati't-Türk'de söylenen "Sagu"nun bazı parçaları şöyledir: . Alp Er Tunga öldi mü? Issız ajun kaldı mu? Ödlek öçin aldı mu? Emdi yürek yırtılur. . Ödlek yarağ közetti
Araştırmacı-Yazar Yavuz Yıldızbaş tarafından incelenip alıntı yapılmıştır.
Romalılar, her şeyde Attila'nın sözünü dinliyorlardı. Onun talimatlarını bir efendinin emirleri gibi telakki ediyorlardı.
Uldız, Attila'nın Roma Seferi'ne kadar takip edilecek Hun dış politikasının esaslarını belirlemiştir.
Sayfa 9 - Türk Dünyası Araştırmaları VakfıKitabı okudu
Reklam
İslam öncesi Türk toplumunda kadın, erkeğin yapmış olduğu her türlü faaliyete iştirak ederdi. Bu dönem kadının en temel iki özelliği "analık" ve "kahramanlık"tı. Kadın aile içinde ve diğer alanlarda geniş hak ve yetkilere sahipti. Cemiyette saygı görürdü. Ata biner, top oynar, hatta güreş gibi ağır sporlar yapardı. Türk kadını toplumda itibar sahibi olup savaşlarda düşman eline geçmesi büyük bir zillet sayılırdı.
Sayfa 276Kitabı okudu
Avarlar, kavimler üzerinde nasıl bir etki bırakmışlardır?
(…) Bu sayede Slavlar Tuna, Vistül ve Bohemya ovalarına yerleşirken gelecekteki Slav devletlerinin etnik temeli, Avarlar tarafından atılmış oluyordu. Suriyeli Piskopos Johannes’in tabiri ile “eskiden ormanlardan dışarı çıkamayan Slavlar, Avarlar sayesinde disiplinli savaşa alıştılar ve at sürüsü, gümüş ve altın sahibi oldular.” Kısacası Avarlar tarafından sistemli bir şekilde göç ettirilmeleri neticesinde, bugünkü Hırvatistan, Sırbistan, Çek, Slovakya ve Polonya’nın etnik yönden temeli atılmıştır.
Sayfa 194 - Yeditepe Yayınevi
Frantz Fanon a göre tembellik bir nevi sömürgeleştirilen insanın kendi kendini korumasının ve Sömürgeciye karşı direnişinin farklı bir tezahür şeklidir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Avrupa’ya gelen Hunlar kimdir?
Ortaya atılan bütün iddialara rağmen, yapılan araştırmalar neticesinde ortaya çıkarılan tarihî, arkeolojik, etnografik, coğrafî, linguistik belge ve delillerle bunların Hiung-nu denilen Asya Hunlarının devamı ve torunları oldukları ortaya konmuştur.
Sayfa 147 - Yeditepe Yayınevi
Reklam
Bize ve diğer "barbarlara" çok tatlı ve leziz yemekler getirildi. Diğer iskitlere ve bize gümüş tabaklarda, Attila’ya ise tahta tabakta et getirmişlerdi. Her cihette mutedil ve kanaatkar idi. Misafirlere altın ve gümüş kadehler verildiği halde "O"nun kadehi tahtadan idi. Sırtındaki elbiseleri, ayakkabıları, kılıcının kabzası, kılıfı ve atının takımları askerlerininkinden hiç de farklı değildi.
Eğer Musul vilayeti, Irak da kalmamış olsaydı, Filistin de Siyonizmin tesisi mümkün olmayacaktı. Bu yüzden Musul vilâyeti, Türkiye 'ye bırakılmayacak kadar Ingiltere nin Ortadoğu siyasetinde hayati önemi haizdi.
Sayfa 141Kitabı okudu
Arap yazar el-Câhiz’in Türkler için söyledikleri
“Vatan sevgisi, bütün insanları ve bütün memleketleri kapsayan bir hususiyet olmakla beraber aralarında benzerlik, uygunluk, vücut benzerliği ve vücutlarındaki terkibin aynı olması dolayısıyla Türklerde diğer milletlerden daha fazla ve daha köklüdür. Türkler, Araplardan başka milletler içinde vatan sevgisine en fazla sahip olan millettir. Çünkü onların vücutlarının terkibinde, tabiatlarının karışımında, başka milletlerin sahip olmadıkları derecede memleketlerine, topraklarına dair hususiyetler, vatanlarının suyuna çekme hassası ve diğer kardeşlerine benzerlik vardır.”
Sayfa 287 - Yeditepe Yayınevi
Eski Güzel Zamanlar
Türk düşüncesinde ve devlet anlayışında ülke, hükümdarın şahsi tasarrufta bulunabileceği malı değil, bütün milletin ortak toprağı görülmüştür.
Sayfa 287 - Yeditepe Yayınevi
Göktürkler 200 yıllık tarihleri sonunda yok olmamışlardır. Onların bıraktığı kavmî, sosyal, kültürel, idarî ve askerî miras, Göktürkler’den sonra kurulan ilk devlet olan Uygurlar’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar bütün Türk devletleri tarafından kullanılmıştır.
Sayfa 125 - Yeditepe Yayınevi
Resim