(...) Tuvalı bir kadından dinlediğim anonim bir halk şarkısını da eklemem gerekiyor. Özellikle de eklemem gerekiyor, çünkü kadının sesinde, hiçbir uygarlığın eritemeyeceği bir maden saklıydı.
“Gülüyor, kahkahalar atıyorlardı, çünkü göğüs kafesleri yılların tuğlalarıyla çevrelenmemişti henüz. Uzaklara dalıyorlardı, çünkü bu çağlarda insan kendisini hep uzaklarda arardı.”
Atlar; çölü bir türlü paylaşamayan Arap kabilelerinin, karanlıkta nihai bir gece baskını maksadıyla, rüzgarla yarıştırarak idman ettirdikleri, bedevinin huysuz binekleridir.