Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Ali Bayram
Ali Bayram Yorumları ve İncelemeleri
Ali Bayram yorumları ve incelemelerini, Ali Bayram kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Ali Bayram puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Polislik mesleğinin zorlukları o kadar güzel ele alınmış ki bir bakıyorsunuz kitap bitmiş. Kalbime dokanan bir kitaptı. Dört polisin intihara sürüklenen gerçek hayat hikayeleri okurken üzülmemek elde değil. Barışın ve aşkın farklı pencerelerden bakınılması da beni çok etkiledi. Onca zorlu yaşamda birbirlerine sırt çevirmeyen aksine kenetlenen dostluk ilişkileri. Merhametin insana ne kadar çok yakıştığını okurken bir kez daha anladım. Kalemine yüreğine sağlık Ali Bayram. Duyguları o kadar güzel hissettirmiş ki sanki okumuyor adeta yaşıyorsunuz.
Perde arkasında görünmeyen ne kadar çok zorluk varmış dedirtti. Hep öyle değil midir? Madalyonun bir de görünmeyen yüzü vardır işte görünmeyen o yüzü Ali Bayram o kadar güzel göstermiş ki okurken hüzün çöktü. Polislere daha bir anlayışlı olmamız gerektiğini gösterdi. Zorlu yaşamlarına bir de bizler zorluk çıkarmayalım.
Okuyun okutturun eminim ki çok etkileneceksiniz.
2015 Yılına Kuğulu Park Cinayeti romanıyla Kitap piyasasını alt üst eden Ali Bayram yine çok konuşulacak Polisiye Gerilim romanına imza atıyor.
Tanrının Beğenmediği Kadın isimli romanın arka kapak yazısı şöyle;
"Başkent Ankara'nın Çinçin Mahallesi işlenen tuhaf suçlarla bir efsanedir. O sabah Çinçin'de ki tek bir gecekondunun Vişneçürüğü dış cephe boyası nedense diğer evlerin beyaz kireç renk boyalarından çok farklıydı. Bu evin sadece bir tek köşe duvarı ayakta kalmıştı. O köşe duvar iki yana üç metrelik uzunluğuyla bu gecekondunun ayakta kalan son kalıntısıydı. Bu duvarın iç tarafında oturur vaziyette, sırtını duvara yaslamış kimliği belirsiz bir erkek cesedinin bulunduğu tüm polis telsiz konuşmalarına düşmüştü. Bu son kalıntının iç cephesinde ki kirli beyaz badanası üstüne cesedin akan kanıyla "Tanrı'nın Beğendiği Kadın" yazısı yazılmıştı."
Eserin içinde ki ilginç kahramanlardan Kuğulu Park Cinayetinde tanıdığımız Erhan Amir, Polis Selim'den sonra Veli Çakı isimli lakabı Balıkçı Veli olan Cinayet Masasının ekibinde işler Çinçin'de işlenen cinayetle ortalık karışır.Bu romanda ki bir ilginç tarafta Ankara'nın eski kabadayılarından DODO Dayıdan sonra hikayeye yeni katılan;
Boğazımı yakan, içime akan göz yaşlarıyla oturuyorum. Canım çok sıkkın. Okunmalı ve çözümü için öneriler sunulup bir an önce uygulanmaya başlamalı.
Polislerden hep çekinmişimdir. Çünkü sürekli yüzleri asık ve öfkelilerdi. Nedenini daha önce hiç düşünmedim açıkcası fakat yine de polisliğin arka yüzünü hep merak etmişimdir. Yazar eski polis. Kitapta da polislerin iç dünyalarından,dertlerinden, izin bile alamayışlarından, amirlerinden laf yiyişlerinden ve intihar eden polislerden bahsediyor. Polislere bakış açımı çok değiştirdi öncelikle. Puan kırmamın sebebi betimlemenin çok az olmasıydı. Keşke daha fazla betimleme yapılsaydı. Yazarla sosyal medya üzerinden konuştuğum kadarıyla gayet kibar biri bu arada. İyi okumalar.
bir başarıya imza atan bir eser, 2014 yılı Duygu Asena Roman ödülüne adaylığını açıkladı.
Yaklaşık 1 gün içerinde kitabı bitirmiş bulunuyorum. Google play üzerinden 5 lira gibi ucuz bi rakama e-kitap alıp bitirdim. Ali Bayramın bundan önce Atakule Cinayeti kitabını da okumuştum. İlk söylemek istediğim şey bu yazar genel olarak kitabın sonunu okuyucuya bırakıyor. Katili direkt bu kişi diye sonunda göstermiyor biraz sizin öngörü ve sezgilerinize bırakıyor. Kitap yalın ve herkesin anlayabileceği kolaylıkla yazılmış. Kitabın ilk 140 ve son 20 sayfası polis selim , 140-160 sayfaları arasi ise katilin dilinden okuyorsunuz. Kitap genel olarak Erhan Amir ve ekibinin Ankara sokaklarında bulunan iki cinayetle birlikte giristikleri fuhuş çetesi olayi üzerinden yürüyor. Ankaranin hem zengin semtleri hem de fakir semtleri cok guzel betimlemeler ile anlatılmıştır. Ankaranin sokaklarını gezmek isterseniz cok guzel bir kitap ama sonu hakkında beklentilerinizi karsilamayabilir
Ankara Kuğulu Park’ta temizlik işçiliği yapan Bilal, ağaç dibinde bir kadın cesedi bulur. Olay yerine gelen cinayet bürodan Erhan Amir ve yardımcıları Selim, Suat ve Ümit cesedi incelerken kurbanın kolunda kızıl üzüm dövmesi görürler. Olayı inceleyen Savcı Bekir davayı Erhan Amir ve ekibine verir. Aynı gün Mamak çöplüğünde bir kadın cesedi daha bulunur. Her iki kurban da aynı şekilde öldürülmüştür.
Olayı araştırmaya başlayan Erhan Amir ve yardımcıları Selim, Suat, Ümit önce Miço, sonra Dodo'ya gider ve Kızıl Osman diye birine ulaşırlar. Kızıl Osman’la birlikte katili yakalamak için bir tezgah kuralar ancak işler planladıkları gibi gitmez ve olaylar iyice karışır. Erhan amir tutuklanır ve cezaevine gönderilir.
Kitabın hikayesini hem yazarın, hem Selim’in hem de katilin ağzından okuyoruz. Kitapta Suat’a cidden üzüldüm keşke öyle olmasaydı.
Selim ve Ümit katili bulabilecek mi ve Erhan amir cezaevinden çıkabilecek mi? Merak ve heyecanla okuyacağınız keyifli bir kitaptı.
Kitap elime geçtiğinde sitedeki incelemelere bakayım biraz fikir edineyim dedim. İnanır mısınız incelemelerin %99'u kitap tanıtım yazısı ve arka kapak kopyasıydı. Yine iş başa düştü ve kendim okuyup kendi incelememi kendim yazayım dedim. Belki benden sonra birisi okumak isterse fikir edinir.
Kitabımız Ankara'da aynı gün işlenen 2 cinayeti konu edinmiş. Yazarının polis ve de Türk olması kitabı ayrı bir keyifli hale getirdi. Bizim insanımızın cinayeti çözme şekli bile bir başka. Arka sokaklar dizisi izler gibiydim. Klasik cinayet romanları gibi bilmece bulmacalı, düşündürücü bir kitap değildi okurken çok güldüm. Biraz edebi yönü eksik olsa da anlatılan karakterler içimizden insanlar olduğu için eğlenceliydi.
Bana kitap tavsiye eder misin dediklerinde mutlaka söyledigim herkesin okumasini istedigim bir kitap olay örgüsü harika polislik mesleginin zorluklari gecim skntilari olay o kadar guzel anlatilmis ki mutlaka okuyun
Asıl mesleği polis olması nedeniyle, gerçek cinayet dosyalarından polisiye roman olarak okurlarına sunarak elde ettiği geliri polisler için kurulan rehabilitasyon merkezlerine destek olarak kullanıyor. Ne kadar güzel ve örnek alınması gereken bir duruş. Yazarın kalemiyle , İlk Marazın Kahvesi adlı kitabını okuyarak tanışmıştım. Sonrasında İlk fırsatta üç kitabını daha aldım. Sırasıyla okuyacağım onları da. Bu kitapta oldukça samimi bir anlatımla basit bir cinayetin aslında arkasında ne kadar büyük zincirleme olayları sakladığını hayretler içinde okudum. Ayrıca yazılanların kurgu olmayıp birebir yaşanmış gerçek olaylara ilişkin yazılması ekstra ilgi ve merak uyandırıcı oldu.Tavsiye ediyorum. Polisiye severlerin dikkatini çekecek bence. #2020yerlipolisiyeyili
Dikkat spoiler içerir.
Belediye işçisi Bilal, Kuğulu Park civarında temizliğe başladığında bir kadın cesedi bulur. Kadın yabancıya benzemekte ve kolunda Kızıl renkte bir üzüm salkımı dövmesi bulunmaktadır. Bekir savcı olay yerine gelir ve Cinayet bürodan Erhan Amir ve ekibine bu işi verir. Aynı gün Mamak çöplüğünde bir kadın cesedi daha bulunur. Aynı şekilde öldürülmüştür. Olayı araştırmaya başlayan Erhan Amir ve yardımcıları Selim, Suat, Ümit ara ara şube müdürü Tarık'a bilgi verirler. Önce Miço, sonra Dodo'ya giden ekip Kızıl Osman diye birine ulaşır. Kızları pazarlayan budur ve ufaktan bir tezgah kurar Erhan amire. Ama olayı çözerler ve Osman'ı kendilerine bağlarlar. Ama kendisine Köstek diyen katil, hem Osman'ı hem kızları hem de Suat'ı öldürmeyi başarır. Erhan amir tutuklanır ve cezaevine gönderilir. Tarık müdür onları satmıştır. Acaba Selim ve Ümit katili bulabilecek midir? Tarık müdürden intikam alabilecek midir? Erhan amir cezaevinden çıkabilecek midir? Kaybolan kızlar başlarına bir şey gelmeden bulunabilecek midir? Keyifle bir solukta okunan bir roman.
Yine sahaftan aldığım, adını duymadığım bir yazarın harika bir romanını bitirdim.
Çok güzeldi. Belli ki gerçek bir hayat hikayesi. Yazım hataları vardı ama çok da üzerinde durmaya değmez.
Leyla eşi Salih'in alkolünden , sorumsuzluğundan bıkıp artık yeter deyip boşanınca iki çocuğu ile doğduğu kasabaya döner. Rahmetli anne babasının evini açıp, sıcak bir yuva kurmaya çalışır.
Ve Kemal Öğretmen çıkar karşısına. Dünyada soysuz tükenmiyor ki...
Ama hatanın büyüğü Leyla'da. Küçük bir kasaba, dedikodu bol. Bence değmezdi diyecem amaaa AŞK işte tam da böyle bir şey. Gözün bir şey görmüyor, aklın doğruyu, yanlışı ayırt edemiyor, sadece kalp diyorsun. Ve bedelini işte böyle ödetiyorlar sana.
Aşk bir yana kitapta bir annenin mücadelesi, sahipliği ve dramı var. Gözlerim dolarak okuduğum yerler oldu. Bulursanız okuyun derim.
Keyifli okumalar.
“Haramsın bana, sen uzaksın bana ey mutluluk,
Bot ile kep arasında uzaksın huzur bana,
Zorluk bana, intihar bana, yağlı ilmek boynuma.”
“ Ben geldim ya bu dünyaya,
Elbet kazık çakmayacağım korkmayın,
Bir gün bir teneşirde yıkayıp, koyacaksınız tabuta,
İyi de soran olmaz iken bu halimi,
Koymaya geldiniz cansız bedenimi,
Şimdi ben de bekliyorum öbür dünyada sizi.”
(S.58 de konusu geçen, Diyarbakır’da ki Gelin dağı/ Gelincik dağı efsanesini de netten araştırdım, resimleri de inceledim ve İlginç bir efsaneymiş. Eserde konu olan ibretlik gerçekler yüreğimi parçaladı ve ne hayatlar var, insanlar neler yaşıyor… Polislerimiz ne zor şartlar altında çalışıyor, Allah onlara dayanma gücü versin. Az çok çevremizde polis olan arkadaşlarımızdan bilgi sahibi idik, ancak burada anlatılanlar da basit yaşanmışlıklar değil… Yazarımızın eline ve yüreğine sağlık diyorum. Bu eserin bana ulaşmasında vesile olan *Hayalleri olan kitap okur 1* grubundan Özde Burak hanıma teşekkür ediyorum. Sayfaya en çok katkıda bulunan 50 kişi arasından seçilen 8 kişi de ben de varmışım. Hediye kazandığımı görünce o kadar mutlu oldum ki kelimeler ile bu mutluğu tarif edemem. )
Eser gerçek bir dosyayı konu ettiği için sonunda çok üzüldüm. Polislerin canlarının bir namlunun ucunda olması gerçeğini hatırlatan eser insana empati yaptırıyor. Her gün can telaşı ile işe gitmek gerçekten zor olsa gerek. Allah'ım hepsini korusun...
Kitaba gelecek olursam, Ankara'da bir barda işlenen cinayet ile başlayan olaylar zinciri hiç beklenmedik yerlere kadar uzanıyor. O kadar ki, göreve giden polislerin başına gelen insanı şok etmeye yetiyor. Olaylar öyle bir yöne gidiyor ki hiç beklenmedik sonuçları okumak okuru ziyadesiyle üzüyor...
Hele son sayfayı okumayı hiç istemedim. Bir de kimsesiz olan bir polis veya amir şehit olduğunda onun 'Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldüğü gerçeğini içime sindirmekte zorlandım. Ben görev başında şehit olan polislerin şehitliği gömüldüğünü zannediyordum :(
Kitabı büyük bir merakla okudum ve beğendim ama bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Kitabın editörü sanırım eseri üstün körü okumuş o kadar çok hata vardı ki...
Bazı okurlar kitapta ne kadar yazım hatası varsa yazara yüklüyorlar bu fikirlerine saygı duyuyorum ama her yazar edebiyat mezunu değil öyle olsa bile kurgu da hata yoksa yazım hatalarını düzeltmek editörün görevi değil mi? Belki ben yanlış biliyordum ama bir kitap kolay ortaya çıkmıyor ve yayınevleri de çalışan editörler işlerini gerçekten yapıyorlar mı bunu sorgulamak lazım...
Neyse konu uzayacak :) Ben kitabı polisiye seven herkese tavsiye ederim. Bir polis memuru olan Ali Bayram'ı, kitabında emniyet birimlerinin içinde olan yasa dışı olaylarıda cesurca kaleme aldığı için yürekten kutluyorum...
Dikkat spoiler içerir.
1997 yılında polis olarak göreve başlayan, zamanında yazdığı bir kitaptan kazandığı tüm parayı cemaate himmet olarak verdikten sonra onlardan kopan yazarın, 15 Temmuz akşamı Emniyet Özel Harekat Daire Başkanlığı'na yapılan bombalı saldırı ile ilgili detaylı bilgi verdiği bir araştırma eseri. O çatışmadan sağ çıkanlarla yapılan röportajlar ile başlayan kitap, sonrasında eski daire başkanı Behçet Oktay'ın intiharındaki şüpheli boktalar ile devam ediyor. Bu terör örgütünün Özel Harekat'a sızmaya çalışması ancak milliyetçi görüşün hakim olması sebebiyle başaramamasından sonra daireyi ve personeli gözden düşürmek için çevirdiği entrikalar detaylı bir şekilde anlatılıyor. Susurluk olayı, Necip Hablemitoğlu, Gaffar Okkan, Hrant Dink suikastları, Ergenekon soruşturması, Çukurca baskını, darbe girişimi sırasında yabancı basının tutumu ve daha pek çok olaya dahil edilmek istenen Özel Harekat ve FETÖ örgütünün planları bu kitapta eski bir teşkilat mensubu tarafından anlatılıyor. Merak edenlerin okuması gereken kitaplardan biri.
