Mü'minler arasında çirkinliklerin yayılmasını arzu eden kimseler için, dünyada da ahirette de gayet acı bir azap vardır. Allah vardır, siz bilemezsiniz.
Şimdi, Ebu Talib de vefat etmiş, mazluma şemsiye konumundaki bir sütre de kaybolmuştu; çakallara gün doğmuş, fırsatçılık yapan sırtlanlar mevzi almıştı!
-sizin keyfinize göre ben, hayat arkadaşımı boşayamam; benim eşim bir yana,Kurayş'in bütün kadınları bir yana!
Aman Allah'ım! Nasıl bir kıymet bilirlikti bu!
Anlaşılan kin ve nefretin baskı altında tuttuğu vicdanlarında bir sızı vardı ve namertliğin prim yaptığı toplum baskısının altında bir mertlik damarları duruyordu!
Evet, ortada dayanılamayacak kadar bir çile ve mihnet vardı ama bu yolun yolcularına sabretmek düşüyordu. Bunun için Efendiler Efendisi (sav):
- Sizden öncekiler arasında öyleleri vardı ki, diye başladı sözlerine. Bu arada mübarek yüzünün rengi de değişmişti ardından şöyle devam etti.
- Sırf iman ettiğinden dolayı alınır ve demir testereyle başından ikiye biçilirdi, ama bu bile onu, inandığı dilinden geri çeviremezdi. Sonra demir taraklarla etleri kemiklerinden parça parça ayrılırdı; yine de yerinde sebat eder ve dininden asla taviz vermezdi. Aynı şekilde yere hendekler kazılır ve içine ateşler yakılırdı; ardından da diri diri içine atılır ve cayır cayır yakılırdı da bütün bunlar, onu dininden döndürmezdi.
Hakiki manada inanan bir insanın hayata , insana ve geleceğe bakışı da çok farklıydı; güzel gören güzel düşünüyor; güzel düşünen de hayatından lezzet alıyordu!