Babamın yüz çizgileri o an görülmeliydi. Sırtını bana döndüğünde nasıl sarsıldığı, küçüldüğü, büzüldüğü görülmeliydi. Ölüm fermanı biçilmiş olan bendim, ama o benden önce ölmüştü. Ölen bendim, ama o çocuk aklımla birden olgunlaştım. Ölümün nasıl bir şey olduğunu bile bilmeyen ben, uykuya yatar gibi olunacağını, belki küçük bir kutu içinde sırt üstü uzanılacağını, orada düşler görüleceğini, meleklerin gelip beni alacaklarını, İbrahim peygambere teslim edeceklerini düşünüyordum. Nasıl davranmalıydım şimdi? Ne söylemeli, ne yapmalıydım?