Bir yanda nefsini örtmeye çağıran şer güçler ve insanın kendi tutkuları, öte yandan nefsini arıtmaya çağıran fıtratı ve bu fıtrata yolunu çizen Allah‘ın Rasülleri
"Bu evrene bakan ve çevrelerindeki kokuşmuş dar dünyadan nefret eden insanlar okunacak o kadar çok şey bulurlar ki, bunlar kitaplara sığmaz ve sözcüklerle bile ifadesini bulamaz."
11. (Hasta kalbleri ve ardı arkası kesilmez yalanlarıyla çıkarmaya çalıştıkları fitneler dolayısıyla) ne zaman kendilerine (mü'minlere düşen bir vazife olarak) "Memlekette bozgunculuk çıkarıp (bütün bir topluma zarar vermeyin!") dense, "Ne münasebet! Biz, sadece ıslah edici, sulh ü salâhı temin edici insanlarız." mukabelesinde bulunurlar.
12. Asla! Hiç kuşkusuz onlar bozguncuların ta kendileridir ama, (gerçek idrakten yoksun bulundukları için, neyin ıslah neyin bozgunculuk olduğunun) farkında değillerdir.
İnsan yüzyıllardır bu kuralları kendisi koyamamıştır; koymasıda mümkün değildir. Çünkü, bir kez <<insan zalimdir, cahildir. (Ahzab:72); hırslıdır, doyumsuzdur. (Mearic:19); nankördür ve alabildiğine haksızlığa düşkündür. (İbrahim:34); kendisini müstağni gördü mü azar, asileşir. (Alak/6-7). Bu nitelikleri yüzünden, insan ne zaman fırsat bulsan hemen hemen cinsleri üzerinde <<rabb>>leşmeğe kalkar ve sosyal adaletin ilkelerini unutuverir ve daima, <<hak güçlünündür>> anlayışı en önemli ilke haline gelir.