Alim Şerif Onaran

Alim Şerif OnaranSinemaya Giriş yazarı
Yazar
Çevirmen
6.6/10
5 Kişi
52
Okunma
15
Beğeni
2.891
Görüntülenme
Türkiye'de bir Türk'ün çektiği ilk film de bir belge filmidir. 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'nun İtilaf Devletleri'ne karşı İttifak Devletleri safında savaşa katılmasıyla, yapılan ilk işlerden biri Yeşilköy'de (eski adıyla Aya Stefanos) dikili bir anıtın bombalanması oldu. Bu anıt 1877'de sonuçlanan Türk-Rus Savaşı'nı izleyerek aynı yerde kötü şartlarla imzalanan bir anlaşmanın anısını sembolize ediyordu. Olayın önemli yönü, bu anıtın yıkılışının Türk sinemasının başlangıcına yol açmasından geliyordu. İlk olarak bir Türk sinemacısı, bu olaydan dolayı kamerasını çalıştırarak ilk Türk filmini meydana getirmişti.
Özcan Arıca: cılız sinema sanayimiz, uzun yıllar değişmez bir izleyici varsayarak onların taleplerine uygun ürünler sunmuş ve aydınlarımız ise, çoğunlukla neden-sonuç ilişkilerini irdelemeden, sadece yapılan işleri biraz da küçümseyerek izlemiştir.
Reklam
Rüya fabrikası
Neden acaba sinema için 'Ruya Fabrikası' deyimi kullanılır ? Gayet basit: Çünkü sinema gerçekle de, gerçek olmayanla da uğraşır, fanteziler yaratır ve bizi bir kahramanın iç dünyası ya da bir genç kızın ilk aşkı gibi bilinmeyen ve harikulade dünyalara taşır. Zaman ve mekanı kullanmada kudretlidir.
Sanatını, tarihini öğrendikten sonra sinemaya gitmek, Sanat Tarihi'ni öğrendikten sonra tabloları açımlayan bir profesörle müzeye gitmeye benzer.
Bir Kadının Tanımlanması Michelangelo Antonioni için, her zaman olduğu gibi yavaş yavaş ortaya çıkan 'gerçeğe' boyun egilmesidir. Yaşam içgüdüsünün gizemli kıldığı bu varlığa, yani kadını sessizce izlemektir. Onunla, "tıpkı doğa ile olana benzer bir ilişki gerçekleştirmek" tir. Sahip olmaksızın sevebilmektir onu... Tıpkı doğada olduğu gibi...
Reklam
Kendisini terk eden sevgilisinin peşinden Paris'ten İstanbul'a gelerek, kötü yola düşmekten Dehri Efendi adlı bir zenginin konağına mürebbiye olarak sokulmakla kurtulan Matmazel Anjel'in evdeki erkeklerin tümünü baştan çıkarmaya kalkışması ve sonunda uygunsuz girişimini ağzına yüzüne bulaştırıp bütün foyalarının meydana çıkmasını anlatan filmin, bu durumuyla, âdeta işgal kuvvetlerine karşı gizli bir protesto havası taşımasından, Anadolu'da gösterilmesi, bu kuvvetlerin sansürü ile yasaklandı. Böylece "Mürebbiye", Türkiye'de ilk sansüre uğrayan film oldu.
Gerçekten sinemanın, tiyatrodan en değişik yanı, insan çehresine bütün ayrıntılarıyla egemen olabilme­sidir.
Sinemanın kudreti gerçekliğidir. Bununla eşyayı anlatmaz, gösterir demek istiyorum.
Bir film, sinema sanatının büyüsüyle, yaşamın gerçekleri arasında gizlenen bir ışığı bulmaya yardım ederek, insan topluluğunun seçkin bir yorumcusu ve yol göstericisidir.
Reklam
Film yapmak için pahalı teknik araçlar gereklidir. İşte bundan dolayı, sinema, bir sanat olmadan önce, bir sanayi, bir ticarettir ve tarihsel gelişiminde de böyle olmuştur.
Sayfa 8
Tiyatronun doğrudan doğruya söze dayanan bir sanat olmasına karşılık , sinema görsel bir sanattır.
Sayfa 12 - AgoraKitabı okudu
Resim