Ambrose yüksek sesle kahkahalarla gülmeye başladı ve kahkahaların göğsünde gümbürdeyerek ağzından dökülüşüne şaşırarak birden sustu. Yaşamının kapkara bir deliğe sokulduğu günden beri son yılı hızla zihninden geçirdi. O zamanlar kahkahalarla güldüğünü sanmıyordu. Koca bir yıl boyunca bir kez bile kahkaha atmamıştı.
"Şöyle düşünün. Mutluluk yoksa üzüntü yoktur. Sevgi olmasaydı kaybı hissetmeyecektim. Bailey'yi kalbimden söküp atmadan acımı yok edemezsin. Onu hiç tanımamış olmaktansa bu acıyı çekmeyi yeğlerim. Bunu kendime sürekli hatırlatmam gerek sadece."
Tek başımayım,
Ama hâlâ biriyim.
Her şeyi yapamam,
Ama hâlâ bir şeyler yapabilirim,
Ve her şeyi yapamadığım için,
Geri çevirmeyeceğim yapabildiğim şeyleri.
"Solmayan ve aşınmayan gerçek güzelliği keşfetmek zaman alır. Sıkıntılı bir süreçtir bu. Olağanüstü bir tahammül gerektirir. Yavaş yavaş akarak sarkıtları oluşturan damladır, dünyanın dağları yaratan sarsıntısıdır, kayaları parçalayan, sert kenarları yumuşatan dalgaların sürekli çarpışıdır. Ve rüzgârın şiddetinden, hiddetinden ve öfkesinden güzel bir şeyler çıkar ortaya; başka türlü asla var olmayacak bir şeyler..."
"Bu yüzden acıya katlanırız. Bir amaç olduğuna inanırız. Göremediğimiz şeyler için umudumuz vardır. Her kayıpta bir ders, sevgide güç ve içimizde bedenlerimizin sınırlayamayacağı, henüz ortaya çıkmamış, muhteşem güzellik olduğuna inanırız."