Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Andre Clot

7.9/10
19 Kişi
81
Okunma
5
Beğeni
2.162
Görüntülenme

Andre Clot Gönderileri

Andre Clot kitaplarını, Andre Clot sözleri ve alıntılarını, Andre Clot yazarlarını, Andre Clot yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sultan Murat devlet işlerinde Halil Paşa'ya güvenmekle, öteki bazı önemli kişilerin, özellikle sadrazamın ayağını kaydırmak isteyen Zağanos Paşa'nın ve Rumeli Beylerbeyi* Sahabettin Paşa' nın öfkeye kapılmalarına neden oldu. Mehmet ise, henüz oniki yaşında devleti yönetmek için sabırsızlık göstermekte ve Halil Paşa' nın vesayetinden kurtulmak istemektedir. Bu rekabet, Edime içinde bile, ciddi sorunlarla yüzyüze olan devleti sarsıyordu.
Sultan Murat, tahtı oğluna bıraktığında acaba henüz bir yeni yetme olan bir çocuğun gerçek bir devlet adamı niteliklerine sahip olduğunu aklından geçiriyor muydu? Kesinlikle hayır! Tersine, Çandarlı'nın genç Padişahın adına hiç zorlanmadan ülkeyi yöneteceğine inanıyordu. Ayrıca oğlunun genç yaşla oluşunun ve deneyimsizliğinin Hıristiyanları, Osmanlı İmparatorluğu'nun barışçı niyetlerinin olduğuna ikna edeceğini ve imzaladığı barış anlaşmasına bağlı kalacaklarını düşünüyordu. Tam tersi oldu. Papa'nın elçisi Kardinal Cesarini kafirlere verilen sözün kimseyi bağlamayacağını, Osmanlı İmparatorluğu'nun o sıralar acemi ellerde bulunduğunu, böylesi bir fırsatı kaçırmamak gerektiğini belirtti.
Reklam
XIV. yüzyıl sonlarnda, 1. Beyazıt bir Sırp prensesiyle evlenmişti. II. Murat eşleri arasına Sırbistan hükümdarı Georges Brankoviç'in kızı Mara'yı katmıştı. Ayrıca çok sayıda Avrupalı, diplomat, tüccar, Eski Yunan kentlerinin arkeolojik araştırmasını yapan aydınlar -biz Rönesans dönemini yaşıyorduk- bütün bu kişiler Edirne'yi de ziyaret ediyorlardı. Çoğu İtalyan'dı. Roma' da ve İstanbul' da önemli roller üstlenen Giovanni Torcello Edirne'de yıllarca kaldı; zengin bir Ankonalı olan Lillo Ferducci, 24 yıl kaldı, yine büyük bir İtalyan hümanisti, Ciriacco Pizzicoli d' Ancone uzun yıllar Ege adalarını, Yunanistan'ı, eski lyonya topraklarını dolaştı durdu, Papa ile yakın ilişkiler içinde olup bir yandan da Osmanlı Sultanı yanında uzun yıllar geçirdi.
Mehmet 1444 yılı, Ağustos ayında, tahta çıktığında henüz bir çocuktu. 30 Mart 1432'de Edirne' de, dedesi 1. Murat'ın yaptırdığı sarayda dünyaya gelmişti. Annesi hakkında pek bir şey bilinmez; köle kökenli dolayısıyla Müslüman asıllı olmayıp adının Hüma Hatun olduğu söylenir. Fransız ya da İtalyan asıllı olduğunun söylenmesine ses çıkarmaz, bu bilgi çok büyük bir olasılıkla yanlıştır. Daha büyük bir olasılıkla ya Sırbistan ya da Makedonya asıllı bir köleydi. Oğlunun çocukluk yaşantısında çok az bir yer tuttuğu anlaşılıyor. Oğlu annesine karşı büyük bir sevgi duymamaktadır, onu çabucak unutmuştur. Genç veliaht, doğar doğmaz verildiği dadısı Daye Hatun tarafından yetiştirilmiştir.
1439'da Floransa dinsel kurulunda* Kilise içinde birlik sağlanmış olacak ama bu, ruhban sınıfının çok. büyük bir bölümü tarafından reddedilecektir. Hele Rum papazlar, Türk tehlikesine karşın bile Latinlere karşı duydukları kinlerinden kopmayacaklardır.
Hıristiyanların gözünde, kötülüğün beden bulduğu kişi, kafirlerin öncüsü, şeytanın ordusunda bir prens; XV. yüzyıl Hristiyanları için mahşerin kızıl atlısı; dünün ve bugünün Türklerinin gözünde dahi örgütçü, askeri taktik uzmanı, bilgin ve insancıl kişi II. Mehmet, yani Fatih Sultan Mehmet, kendisine kayıtsız kalınamayacak ve çok derin izler bırakan bir kişiliğe sahip biridir.
Reklam
Aşırıya kaçmadan, Avrupa' nın tarımdan matematiğe, astronomiye, her şeyden önce felsefeye ve hatta dine kadar (Mutluluk Ağacı, Kutsal Vizyon...) birçok alanda borçlu olduğu İspanyol-Müslüman medeniyetinin parlaklığı ve derinliği karşısında büyülenmemek elde değil. Dante' de, hatta Aziz Thomas Aquinas' ta sadece İbn Rüşd' ün, İbn Sina' nın, Farabi' nin izleri vardır.
Sayfa 301Kitabı okudu
Müslümanların ve Yahudilerin İspanya' dan tahliye edildiği dönem, Avrupa' da bağnazlığın en korkunç şekilleriyle ve her haliyle kendini gösterdiği dönemlerden biridir.
Sayfa 239Kitabı okudu
Avrupa Medeniyeti mi diyorduk?!
Hristiyan Avrupa' da toplumun en üst seviyesindekiler, hatta ruhban sınıfına mensup olanları bile okuma-yazma bilmiyorken, Endülüs' te neredeyse herkes okuma-yazmayı biliyordu.
Sayfa 107Kitabı okudu
İspanya' da sayılamayacak kadar karışık birliktelikler ile Hristiyan ve Müslüman medeniyetlerinin iç içe geçmesi, neticede hoşgörünün tutuculuğa üstün geldiği bir toplumu oluşturdu.
Sayfa 186Kitabı okudu
Reklam
"Ağlayarak ve düşünerek durdum el-Zehra' da, ailemin dağılan fertlerine üzülür gibi Ah Zehra, dedim, öyleyse geri dön! Ve şöyle cevap verdi: Ölen geri döner mi? Durmadan ağladım, bu yerde ağladım; fakat heyhat, gözyaşları ne işe yarar? Öyle görünüyor ki gidenlerden geriye kalan tek şey, ölenlere yas tutup gözyaşı dökenlerdir." (es-Sümeysir, H. Péres' ten naklen)
Sayfa 94 - Timaş Yayınları, André ClotKitabı okudu
Sultan Fatihin Ölümü
Ölüm haberi Kahire'ye rahat bir soluk aldırdı. Avrupa'da da, herkes bu habere çok sevindi. Yeni Roma'yı yıkmış olan ve Katolik dininin merkezine saldırmaya hazırlanan, Hristiyanlığın en büyük düşmanı artık ortadan yok olmuştu. lyiliği bol Tanrı, tamamen kötülüğe adanmış bir varlığın hayatına son vermişti ve eğer bu mevcudiyet böylesine erken ve neredeyse mucivezi bir biçimde sona ermeseydi bütün dünya üzerinde muzaffer olabilecekti. Uzun süredir tehdit altındaki nice ülkeyi titreten korku yerini, müthiş bir sevinç gösterisine bırakmıştı.
Sayfa 226Kitabı okudu
Abbasi halifesi Cafer el Mansur oğluna "Bilge insan krizden çıkmasını bilen değil, krizi öngörüp önlem almasını bilendir" der.
Sayfa 17
“Asla bahtına güvenme, zira o değişir! Bir zamanlar aslanlar bile benden korkardı, oysa şimdi bir tilki görünce titriyorum. Ah! Cömert bir adam için bir rezilin merhametini istemek ne zor ve ne büyük utanç!”
Sayfa 110
228 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.