Amerikalı tanınmış kadın yazardır. Yazar Anita Shreve 7 Ekim 1946'da Dedham, Massachusetts'de doğdu. Dedham Yüksek Okulu'nu bitirdi. 29 Mart 2018'de Newfields, New Hampshire'da 71 yaşında öldü
Anita Shreve, New York Times, Magazine, Cosmopolitan, Esquire gibi dergilere gerçek yaşamı anlatan yazılar yazmış ve kısa öyküleriyle ödüller almış bir yazardı. Weight of the Water adlı kitabı aylarca çok satan kitaplar listelerinin üst sıralarında kaldı. Anita Shreve, göz boyamaya yanaşmayan, gerçeklerden taviz vermeyen bir yazardı. Bir okurunun söylediği gibi, "gerçeğin ışığında yaşamanın, ruhu özgür kılacağına" inananlardandı.
Anlamıyorum. Yılın bütün diğer günlerini alıyorsun; 364 tanesini. Ve karşısına kafayı bulup pislik gibi davrandığın bir saati koyuyorsun ve o bir saat senin hayatını mı belirliyor? Sonsuza kadar?
Anlamıyorum. Yılın bütün diğer günlerini alıyorsun; 364 tanesini. Ve karşısına kafayı bulup bir pislik gibi davrandığın bir saati koyuyorsun ve o bir saat senin hayatını mı belirliyor? Sonsuza kadar?
Bana beni sonsuza kadar seveceğini söyledin. Bunun artık doğru olmadığını düşünüyorum. Ve insan birisini sonsuza kadar seveceğine söz veremez, çünkü neler olacağını asla bilemezsin; sevdiğin insanın ne kadar korkunç bir şey yapabileceğini.
Erkek evlat annelerine ne mi söylemek istiyorum ? Bu oğlanları üzen bir şey var ve ben ne olduğunu bilmiyorum. Alkolü ortadan kaldırın. Bir sorun olduğundan şüphelenirseniz sorun vardır. İlk yalanlarını bile cezasız bırakmayın. Uyanık olun.
"Kaset" kitabın isminden de anlaşıldığı gibi kurgu bir lise de üst sınıf öğrencilerin alt sınıftan bir kız ile uygunsuz kaydını konu ediyor. Üç erkek arkadaşın konuya dahil oluşları ve okul müdürünün işin içine girmesi ile arapsaçına dönüşmesine okuyorsunuz...
İyi yetiştirilmiş, okulda ve sporda başarılı olan gençlerin yaptıkları bir
Ne sevdim diyebilirim, ne sevmedim..
Gençlik kurgusu olarak çok seveceğimi düşünmeden, çok bir beklentiye girmeden almıştım aslında kitabı. Konunun ele alınış biçimiyle beklentimin üstünde çıktığını söyleyebilirim ama. Yine de konu itibariyle bana ilk başta çok basit ve abartılmış gelmişti.
Yazarın dili oldukça yalın ve akıcıydı. Yaşanan olayı farklı kişilerin gözünden okumak, birkaç öyküyle birleştirmek, geçmişle yolculuk yapmak çok hoşuma gitti. İnsanların aynı olayı ne kadar zıt biçimlerde algıladığını ve yorumladığını görüyoruz. Birkaç gencin yaptığı bir hata sonucunda bir sürü hayatın nasıl mahvolduğunu okuyoruz. Bir kelebek etkisi diyebiliriz. Tek bir hatanın domino etkisiyle nasıl daha fazla yıkıma yol açtığını anlatıyor yazar.
Dediğim gibi sevdim mi sevmedim mi hala bilemesem de aslında olayı değil olayın anlatılış, ele alınış şeklini sevdim diyebilirim.